Kabalıktan ölürken, şehirden estetik ummak
Başbakan Davutoğlu geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada İstanbul'un siluetini korumak konusunda herkesin bir muhasebe yapması gerektiğini belirterek, “Eğer bir gemi ile İstanbul'a yaklaşıyorsanız, bir...
Başbakan Davutoğlu geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada İstanbul'un siluetini korumak konusunda herkesin bir muhasebe yapması gerektiğini belirterek, “Eğer bir gemi ile İstanbul'a yaklaşıyorsanız, bir tarafta Süleymaniye, diğer tarafta Gökkafes adı verilen bir ucube yan yana durduğunda “Biz Mimar Sinan'dan hiç mi ders almamışız” diye insan kahroluyor” dedi.
Aynı günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan da, benzer bir şehir estetiği eleştirisi yapıyor, özgün mimariyi, mahalle kültürünü hayata geçirme gerekliliğinden söz ediyor; kolay yoldan gidip gecekonducuları suçlamadan gecekondulaşmaya kapı aralayan faktörlerden –ki bunların içinde yerel yönetimler de var– şikayet ederken, sadece yapıları değil gönülleri imar etmeyi umduğunu söylüyordu.
Hele de İstanbul sözkonusu olduğunda şehir estetiğiyle ilgili yapılan eleştiriler yeni değil. Yıllardır, yüzlerce yıllık tarihi eserleri gölgeleyen gökdelenlerden, çarpık yapılaşmadan, beton yığını binalardan şikayet edilir. Hem de hemen her kesim ve sınıftan İstanbullular tarafından; neredeyse konsensusla…