Kılıçdaroğlu sanatçılara neden kızgın?
Kılıçdaroğlu önceki gün, Zeytin Dalı harekatına katılan Mehmetçiğe moral ziyaretinde bulunmak için Hatay’a giden ünlülere ve Cumhurbaşkanı’na sert tepki göstermişti. Ziyarete iştirak...
Kılıçdaroğlu önceki gün, Zeytin Dalı harekatına katılan Mehmetçiğe moral ziyaretinde bulunmak için Hatay’a giden ünlülere ve Cumhurbaşkanı’na sert tepki göstermişti. Ziyarete iştirak eden ünlüler de, Kılıçdaroğlu’na kendilerine yönelik ithamları kabul etmediklerini belirten bir bildiriyle cevap vermişti. Kılıçdaroğlu, dün yaptığı açıklamada sözlerinin arkasında olduğunu belirterek, “az bile söyledim” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nu bu derece öfkelendiren; sanatçıların Mehmetçiği ziyaret etmesi midir, sanmam. O sanatçılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik etmek yerine, bu ziyareti tek tek ya da toplu şekilde, ama resmi olmayan bir geziyle yapsalardı bu derece büyük bir tepki çekmezdi, diye düşünüyorum. Kılıçdaroğlu’nun sorunu, Mehmetçiğe moral verilmesinden ziyade, sanatçıların devletin resmi gezisinde yer alması gibi gözüküyor.
Peki, on yıllar boyunca devletin siyasetteki temsilcisi olmuş CHP’nin, sanatçıların devlet gezilerine katılmasıyla ne sorunu olabilir? Türkiye’de, hemen hiçbir ülkede karşılığı bulunmayan “devlet sanatçılığı” diye bir kavram var. 1971’den bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tavsiyesi, Cumhurbaşkanlığı’nın onayı ile Türkiye’yi dışarıda temsil eden kişilere devlet sanatçılığı unvanı veriliyor. Bu unvan ile maaşa bağlanan sanatçılar, 65 yaşında emekli olma hakkı kazanıyor. Sanatçılara yurtdışı seyahatlerinde birtakım ayrıcalıklar sağlanıyor. Onu da bırakın Türkiye’de yıllar boyunca, devletin resmi kanalı olan TRT’ye kabul edilme kriterleri vardı. Bazı sanatçılar TRT’de çıkabilir, bazıları toplumun kahir ekseriyetinin sevgisi ve ilgisine mazhar olsa bile TRT vizesi alamazdı.
Yani, Türkiye’de devletin işleyiş biçimi, hiçbir zaman ABD’deki gibi sanat ve benzeri alanlara özgürlük sunan, liberal bir çerçevede olmadı ki; biz de sanatçıların devletten, resmiyetten uzak durmasını bekleyelim. Onları sivil oldukları ölçüde yüceltelim. Hayır, mesele bu değil. O sanatçıların çıkar amacıyla Hatay’a gittiğini düşünmek de ayrıca abes, zira oradakilerin çoğu kendini çoktan kanıtlamış, paraya pula ihtiyacının kalmadığını düşünebileceğimiz derecede varlıklı insanlar. Bazı kimselerin “devlet sanatçısı” olduğu, devletten maaş aldığı ve herkesin bu durum normal karşılayacak denli “devletçi” olduğu bir ülkede; devletin en üst kademesinden Mehmetçiği ziyaret teklifi alan sanatçılar, bu teklifi neden reddetsin? Çok değil bundan 40 yıl önce devletin kanalında gözükmek bir statü göstergesiyken; şimdi devletin yanında durmak, hele de bunu vatan için, bayrak için yapmak neden cezalandırılması gereken bir durum olsun?
Bendeniz, Kılıçdaroğlu’nun derdinin bu sanatçıların resmi bir geziye iştirak etmesi olduğunu da sanmıyorum. O kadar sanmıyorum ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de, Cumhurbaşkanlığı makamında Ahmet Necdet Sezer gibi bir figür olsaydı, Kılıçdaroğlu sanatçıları bırakın eleştirmeyi, onlara madalya takmayı önerebilirdi, diye düşünüyorum.
Mesele Erdoğan. Geçtiğimiz günlerde Reyhanlı’daki Oğulpınar Karakolu’nu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte ziyaret edenlerin kabahati de; muhafazakar mahalleden olmayıp da bundan önce Erdoğan’ın davetlerine icabet eden, onun yanında gözüken, aynı fotoğraf karesine giren; aynı fotoğraf karesine girmese de, Türkiye’de diktatörlük olmadığını söyleyen, özgürlükle ilgili bir sorun bulunmadığını düşünen, terörle mücadelede devletin yanında duranların kabahatiyle aynı: Erdoğan’a karşı olmamak, ondan ve temsil ettiklerinden nefret etmemek, kendi mahallesine rağmen Erdoğan’la aynı fotoğraf karesinde yer almaktan korkmamak.