McCain öldü, badem gözlü oldu
Amerika’nın ünlü ve etkili siyasetçilerinden John McCain’in öldüğü duyulduğundan bu yana, bir video dolaşıyor sosyal medyada.Şöyle; 2008 yılındaki başkanlık yarışı sürerken bir TV...
Amerika’nın ünlü ve etkili siyasetçilerinden John McCain’in öldüğü duyulduğundan bu yana, bir video dolaşıyor sosyal medyada.
Şöyle; 2008 yılındaki başkanlık yarışı sürerken bir TV programında mikrofonu eline alan Cumhuriyetçi Parti destekçisi bir kadının, az sonra söyleyeceği ırkçı sözlerden dolayı biraz da mahcup bir edayla Obama’yı kastederek “O’na inanamam, güvenemem, O’nun bir Arap olduğunu okudum” demesinin ardından, mikrofonu kadının elinden nazikçe alan McCain, “hayır hanımefendi o düzgün bir aile babası bir vatandaş, sadece ülkenin yönetimine dair temel konularda anlaşamıyoruz ve bu seçim kampanyası da bunun hakkında” benzeri laflar ediyor ve o arada seyirciler arasında alkış tufanı kopuyor. John McCain gittiğinden bu yana sürekli bu video döndürülüyor. Sosyal medyada durum buyken; ABD medyasında ise McCain Vietnam Savaşı sırasında bir süre Vietnamlılara esir düşmüş olduğu için “savaş kahramanı” denilerek yüceltiliyor.
McCain’in ABD’de yüceltilmesi normal, ama Türkiye’de McCain güzellemeleri okumak biraz şaşırtıcı oldu doğrusu. Zira her ne kadar, ortak hafızamız hele de popüler konular sözkonusu olduğunda çok zayıf olsa da; McCain’in 2000 yılında Başkanlık yarışını kaybetmesinin ardından oğul Bush’u desteklediğini ve 2004 yılında da aday bile olmayarak yine oğul Bush’u desteklediğini; ama tüm Bush dönemi boyunca Amerikan siyasetinin karar alıcılarındandan biri olduğunu bilenler için; McCain öyle pek de hayırla yad edilecek biri değil. Çünkü bu dönemler arasında üretilen ABD dış politikası, tüm zamanların en acımasız olanlarından biriydi ve milyonlarca insanın hayatına malolmuştu.
McCain’e dönersek, Reagan döneminde tedavüle giren, ama asıl anlamını oğul Bush döneminde bulan; ABD’deki savaş destekçisi, karar verici konumda bulunan, ırkçı ve ayrımcı bazı Cumhuriyetçi siyasetçileri tanımlamak üzere kullanılan “şahin” kavramının içini, onun kadar iyi dolduran siyasetçi çok değildir herhalde. El Nusra, IŞİD gibi terör örgütlerinin mimarlarından biri olduğuna inanılan McCain, Irak Savaşı’ndaki rolü ile de, –en azından vicdanlarda- 1 milyon Iraklının ölümünden dolaylı olarak sorumlu tutulanlardan biri.
Kaldı ki, Körfez Savaşı, Afganistan’ın işgali, Libya İç Savaşı ile ilgili görüşleri de ortada olan birisi McCain, Libya lideri Kaddafi muhalifler tarafından neredeyse parçalanarak öldürüldüğünde sırada Esad’ın olduğunu söylüyor; bu vahşet karşısında zil takıp oynamadığı kalıyordu. Trump’ın ABD Büyükelçililiği’ni Kudüs’e taşıma kararının da ilk destekçilerinden biri olan MCCain, Siyonizm destekçiliğini ise “uzun zamandır Kudüs’ün İsrail’in gerçek başkenti olduğuna inanıyorum” sözleriyle tescillemişti.
Buraya kadar tamam, ama öte yandan John McCain gitti diye dünyanın daha iyi ve daha barışçıl bir yer olacağını sananlar varsa yanıldıklarını söylemek durumundayım. O nedenle John McCain öldü diye ne matem elbiseleri giyip yas tutmayı, ne de ölmüş olanın ardından “yeri cehennemin dibi olsun” diye beddualar etmeyi doğru da, anlamlı da bulmuyorum. Birilerini cehenneme postalamaya çalışmayı bir müslümana yakıştıramamak bambaşka; ama bir de ölüm karşısında güzel bir susuşla susmak var ki, herhalde o en zarifi olurdu.