Meğer…
Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle Türk milletinin darbeyi durdurması; olanları duyar duymaz üzerine giyinip çıktığı gözüpek öfkeyle, cesur kızgınlıkla ağır silahlı...
Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle Türk milletinin darbeyi durdurması; olanları duyar duymaz üzerine giyinip çıktığı gözüpek öfkeyle, cesur kızgınlıkla ağır silahlı askerleri püskürtmesi, daha çok konuşulacak. Konuşulur, zira, kolay değil, çıplak elle darbe savdık.
Şehitlerin buruk hikayelerini, yaralıların kahramanlık öykülerini, o geceye katkı sunan herkesin kişisel tanıklıklarını daha çok dinleyeceğiz hayranlık karışımı bir merakla… Sokaklara, caddelere isimler verilecek, fotoğraflar afişlerle göklerde dalgalanacak, hatıralar kalplerimizde hep duracak…
Elbette bu süreçte farkına vardığımız şeyler de oldu. Sözgelimi püskürtülen darbeyle öğrendik ki; toplumun geçmiş dönemlerde darbelere ama şu ama bu sebeple gösteremediği tepki; aynı toplumun darbelere tepkisiz olduğu, “koyun” olduğu anlamına gelmiyormuş. 60 darbesini belki afallayarak kalakaldığı için, 80'i başka çare bulunamadığı için gözyaşını içine akıtarak karşılamış bu toplum; meğer kendisine “makarnacı”, “kömürcü”, “çomar” diyenlerin görüp görebileceği en efsane golü atabilir, en kahraman destanı yazabilir; en inatçı olanından direnebilirmiş…
Gördük ki; 7 Şubat'a 17-25 Aralık'a rağmen, kafalarda ne hikmetse -galiba sünepe görüntüleri nedeniyle- şiddete bulaşacakları yönünde hala şüpheler bulunan FETÖ'cüler; Türkiye'nin gelmiş geçmiş en cani katillerine dönüşebilirmiş. Meğer halim selim görünümlü tipler, sokağa çıkmış halkı sniper'larla tek tek indirme, helikopterden sivillere ateş açma; tanklarla yere yatmış insanların üstünden geçme emri verebilecek denli vahşileşebilirlermiş. Zaman zaman “bu ödlekler hep tehlike olsa ne yazar” diye düşündüğümüz –itiraf edelim- Gülenistler, gerçek, kanlı canlı birer devlet, vatan düşmanı; vicdansız katiller haline gelebilirmiş. Adamlar meğer acımasız birer zorbaymış.