Provokasyon yolları

MİT Tırları görüntülerinin yayınlanması davasında yargılanan CHP vekili Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezası aldı. Görüntüleri Can Dündar’a vermekle suçlanan Berberoğlu, askeri casusluktan...

MİT Tırları görüntülerinin yayınlanması davasında yargılanan CHP vekili Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezası aldı. Görüntüleri Can Dündar’a vermekle suçlanan Berberoğlu, askeri casusluktan hüküm giydi. Kılıçdaroğlu da, bu karara karşılık elinde “adalet” yazılı bir pankartla birlikte Ankara’da İstanbul’a yürüme kararı aldı.

Bu işte bir adaletsizlik olduğu doğru, ama o Berberoğlu’nun ceza alması değil, Can (John) Dündar’ın kapağı Almanya’ya atarak adaletten kaçabilmesiydi. Bu işte bir adaletsizlik varsa, o da FETÖ’den hüküm giyenlerin hüküm giymiş olması değil, Adil Öksüz’den damatlara şu an içerde olması gereken ve sadece hukuk önünde değil, kamuoyu vicdanında da suçlu addedilenlerin anlaşılmaz yargı kararlarıyla salıverilmesidir.

Yoksa, hatırlayalım, MİT Tırları haberinin önünü de ardını da; amacını da gayesini de, işlevini de sonucunu da hepimiz pekala biliyoruz. O haber, Türkiye’nin aleyhine kamuoyu oluşturmak, Türkiye’yi devlet düzeyinde terör örgütleriyle ilişkilendirmek, küresel güçler tarafından bir Kürt devletinin kurulmaya çalışıldığı mahut bölgede Türkiye’nin elini güçsüzleştirmek amacıyla yapılmış bir operasyondu. MİT Tırları haberi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya ahdetmiş oldukları 7 Şubat ve 17/25 Aralık’ta yapmış oldukları yoluyla anlaşılmış paralellerin, 2013 yılından itibaren Todays Zaman kanalıyla dünyaya pompaladıkları “Türkiye DAEŞ’e destek veriyor” iddiasının altını doldurmaya namzet ilk kanıt olarak ortaya çıktı.

Üstelik bu haberin tek arızası, Türkiye’yi uluslararası arenada terörle işbirliği halinde göstermek de değildi. MİT Tırları haberi içine yalan da katılarak adrese teslim olarak paketlendi. O Tır’lardan çıkan silahların üstünde “DAEŞ’e gidiyor” ibaresi yoktu, silahların DAEŞ’e gittiğini gösteren herhangi bir kanıt da mevcut değildi, ama haberin yayınlandığı her yayın organında silahların DAEŞ’e gittiği özellikle vurgulandı. Bununla da yetinilmemiş, bu görüntülere “savaş suçu” denilerek, uluslararası kuruluşlara Erdoğan’n yargılanması konusunda yol gösterilmiştir. Mesele yani sadece casusluk değil, ihanetti de. Elbette başarılı olunamadı, sonra askeri darbe denendi o da tutmadı.

Gizli kanıtlara filan ihtiyaç duyulmadan çıplak gözle görülebilen bu gelişmeler bile kendi başına, MİT Tırları haberinin, devletin varlığına yönelik örgütlü bir kalkışma olduğuna yeterli kanıttır. Zaten Today’s Zaman gibi FETÖ yayın organlarının “Türkiye DAEŞ’e destek veriyor” tezini MİT Tırlarının durdurulmasından çok önce başlattığı da göz önüne alındığında bu olaydaki niyet ay gibi, gün gibi ortaya çıkmaktadır. Onu da bırakın, geçtiğimiz yıl girişilen, ama 250 insanımızı hayattan koparmasına, çok daha fazlasının sakat kalmasına yol açmasına rağmen başarılamayan FETÖcü askeri darbe girişimi bile, bugünden bakıldığında MİT Tırları’nın neden FETÖ örgütü üyesi savcıların eliyle durdurulduğu konusunda yeteri derecede sarih bir fikir vermektedir.

Diyeceğim o ki, MİT Tırları haberi, bu devletin çatısı altında yaşayan her bir vatandaşın, ortak varlığını, ortak çıkarlarını, ortak yaşama ilkesini ve ortak mahremiyetini dinamitlemek anlamına gelmiştir. Bu görüntülerin CHPli Enis Berberoğlu tarafından Can Dündar’a ulaştırılması ve yayınlanmasının sağlanması da elbette ve pekala büyük suçtur. Normal şartlarda bu suçu bir CHPlinin işlemiş olması, CHP’yi de suça ortak etmeyi gerektirmezdi, ancak Kılıçdaroğlu’nun eline “adalet” pankartını alarak başladığı yürüme eylemi, aynı Kılıçdaroğlu’nun hemen her gün sorduğu siyasetteki FETÖcüler kim sorusunu da cevaplamış olmaktadır aslında. Nitekim dün başlayan o yürüyüş; sadece Berberoğlu’na verilen cezanın da adil bulunmadığı anlamına gelmemektedir, aynı zamanda 80 milyon insanın çıkarları konusunda korkunç bir zaafa yol açmış darbeci bir örgütün yapıp etmelerine de bir itirazın olmadığını imlemektedir. Zaten oğlu FETÖ darbesinden dolayı hapiste olan pek çok FETÖcünün babası pankartını alıp bu yürüyüşe iştirak etmektedir. Ne yapmalıyız yani, darbecilerden özür mü dilemeliyiz?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 489 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar