Sınanan ittifak
Önceki hafta https://www.yenisafak.com/yaza... yazdığım, “Amerikancılık mı, Avrasyacılık mı” başlıklı yazım, “Velhasıl, ABD bize dikenlerle yaklaşıyor, ama Rusya da gül bahçesi vaat...
Önceki hafta https://www.yenisafak.com/yaza... yazdığım, “Amerikancılık mı, Avrasyacılık mı” başlıklı yazım, “Velhasıl, ABD bize dikenlerle yaklaşıyor, ama Rusya da gül bahçesi vaat etmiyor” diye bitiyordu. Bölgede atılan her bir adımla, yapılan her bir hamleyle bu gerçek bir kez daha ortaya çıkıyor. İç savaşın başından bu yana Rusya’nın güdümünde, en azından etkisi altında olan Esad’ın bir süredir Afrin konusunda YPG/PYD ile görüşmeler yürüttüğü konuşuluyordu. Bu durumun gerçekliği resmi olarak ifade edilmemesine rağmen, aslında açığa çıktı. Dün Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın sosyal medyada şöyle bir tweet paylaştı: “Afrin konusunda PYD/YPG anlaştı haberlerinin propaganda amaçlı olduğu açık. Fakat bu, birtakım gizli ve kirli pazarlıkların olmadığı anlamına gelmiyor. Kim ne yaparsa yapsın “Zeytin Dalı Harekatı” planlandığı şekilde kararlılıkla devam edecek ve hedefine ulaşacak”.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, yaptığı açıklamada Esad ile YPG/PYD arasında görüşmelerin yapılmadığını iddia etmedi. “Esad rejiminin Afrin’e girdiği yönünde bilgi gelmedi. Esad, Afrin ile ilgili ikilem içinde” ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, devamında şöyle dedi: “YPG ile kim mücadele ederse bizim için sorun yok. Rejim YPG’ye destek için gelirse bizi kimse durduramaz. YPG’yi kim korursa bizim için YPG eşittir o grup veya ülkedir. YPG, Mehmetçik korkusuyla sürekli rejimi davet ediyor. Güven bunalımının sebebi ABD’dir. Bize verilen sözler tutulmadı”. Son olarak Erdoğan da dünkü grup toplantısında “Esad’ın askerleri Afrin’e girerse sonuçları olur” anlamına gelecek oldukça sert bir açıklama yaptı.
ABD’nin bölgedeki niyeti açık. Her ne kadar “toprak bütünlüğünü savunuyoruz” söylemini sürekli tekrarlasalar da, asıl amaç tıpkı Irak’ta yapıldığı gibi, Suriye’nin de parçalanması. DEAŞ’a karşı konumlandırılan YPG’ye verilen bu sonsuz desteğin de, Kürt Devleti vaadinin de, bu vaadin Suriye’nin bölünmesi anlamına geldiğinin de çocuklar bile farkında.
ABD’yi yani, bir kalemde geçmek gerek. Öte yandan attığı adımlara bakıldığında, Zeytin Dalı Operasyonu’na destek verdiği ve Türkiye’nin önceliklerine ve hassasiyetlerine saygı gösterdiği düşünülen Rusya’nın amacını da anlamak sahiden güçleşiyor. Zira, Suriye rejiminin, Rusya’nın onayı ya da bilgisi olmadan YPG güçleriyle Afrin konusunda pazarlık masasına oturması, bendenize pek mümkünmüş gibi gözükmüyor.
Hatırlamak gerekirse, Türkiye ve Rusya arasındaki ittifak ilişkisi bundan çok değil, bir ay önce İdlib’de de sınanmıştı. Çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilmiş İdlib’de Rusya’nın uçağının düşürülmesi, ardından Rusya’nın bölgedeki sivillerin de ölümüne yol açacak şekilde İdlib’i bombalaması, çoğu kişi tarafından Türkiye ve Rusya’nın birbirine düşürülmesi için planlanan bir operasyon olarak yorumlanmıştı, ancak geldiğimiz noktada Esad’ın Afrin konusunda YPG ile pazarlığa oturması ve bunun Rusya’nın bilgisi olmadan yapılamayacağı gerçeği, insanı geriye doğru düşünmeye sevkediyor.
Türkiye ve Rusya’nın çıkarları Suriye konusunda çakışmaya devam ettikçe, ittifak ilişkisi daha çok sınanacağa benziyor.