Şort ve başörtüsü: Eski kalemler yeni perspektifler
Kendimi bildim bileli; başını örtmenin ya da açmanın; şort ya da çarşaf giymenin hiç kimse için sorun teşkil etmediği, yani özgür bir ülkede yaşamak isterim.Bu pek mümkün olmadı. 28...
Kendimi bildim bileli; başını örtmenin ya da açmanın; şort ya da çarşaf giymenin hiç kimse için sorun teşkil etmediği, yani özgür bir ülkede yaşamak isterim.
Bu pek mümkün olmadı. 28 Şubat süreci boyunca yıllarca başörtülülere yaşatılan cehennemi yaşı yetenler biliyor. Örtülü kadınları “göz zevkimizi bozuyorlar” diye aşağılamaya kalkışandan tutun, “onlara bakamıyorum” diyenine, “ben biraz dekoltemi kapatayım, sen biraz saçlarını aç, bu işler karşılıklı” şeklinde sinsi terbiyesizlikler yapanından alın; “onlar kocaları tarafından kandırılmış kadınlar, asıl özgürlüğün açılmak olduğunu bilmiyorlar” diyerek yüzbinlerce örtülü kadını iradesiz birer zavallıya indirgeyenine dek mebzul miktarda faşistle karşılaştık bu süreçte. Caddelerine örtülü kadınların giremediği “kurtarılmış bölgeler” isteyen –en azından hayal eden- de oldu; yoldan geçenleri “Fadime Şahin” diye taciz eden de…
Yıllarca süren toplu bir delilik haliydi bu… Umursamadı çoğu başörtülü, üzülmedi bile, hakaretleri sahiplerine iade etti, üstünden geçti, yoluna yürüdü gitti…
Ama şu mühim ki; “irticacılar”, “dinciler” diye diye yapılan o zulümler, darbeci bir devletin dört koldan uygulanan ve neredeyse resmi politikasıydı; zamanın elit sosyolojisinin ortak onayıyla husule geldi; o dönemin ana akım medyasıyla organik aydınları tarafından da sonuna kadar desteklendi. Başörtülüler ve dindarlar yıllarca ülke için tehdit olmadıklarını ispatlamak üzere sorgu odalarında, sokaklarda, okullarda sigaya çekildi, bazıları da derdest edildi.
Bunları neden hatırlatıyorum: Geçtiğimiz günlerde Ayşegül Terzi adlı bir hemşireye bindiği otobüste şort giydiği gerekçesiyle tekme atıldı. Genç kadın yaralandı ve ciddi bir travma yaşadı. Bunu yapan saldırgan ise bipolar bozukluk teşhisi konulmuş bir hasta. Hasta olması suçunu hafifletmiyor elbette, ama o saldırgan herhangi bir sosyolojiyi temsil etmiyor, kimse adına davranma/hareket etme gibi b