Suriyeliler, ırkçılık, entegrasyon

Demet Akalın’ın “Suriyeliler evine dönsün” tagine destek olarak attığı “kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık gasp bıçaklama haberlerinden bıktık” tweeti nedeniyle sosyal...

Demet Akalın’ın “Suriyeliler evine dönsün” tagine destek olarak attığı “kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık gasp bıçaklama haberlerinden bıktık” tweeti nedeniyle sosyal medyada başlayıp, konvansiyonel medyaya uzanan Suriyeliler tartışması hala sürüyor. Bu tartışma yeni değil ama. Tarihi, ilk Suriyeli kafilelerin sınırlarımızdan içeri girmesinden hemen sonrasına dayanıyor. Suriyelileri Türkiye’de istemeyenlerin dünya görüşü de belli; ulusalcılar, Kılıçdaroğlu başta resmi CHPliler, Kemalistler, FETÖ’cüler ve Akşener’in peşinden gidebilen bazı ülkücüler…

Öncelikle şu: Toplumsal ve siyasal ortamın karışık ve provokasyona çok açık olduğu şu günlerde, sosyal bir çatışmanın kıvılcımı olabilecek eylemlere sebebiyet verebilecek bu bakış açısının taşıdığı tek tehlike, kötü kalpliliği yaygınlaştırma potansiyeli değil. Böylesi bir dönemde bu konunun gündeme getirilmesi, maksatlı olduğunu düşündürüyor. Saniyen; bu yapılan Avrupa’da mültecilere para atarak onlarla eğlenen ırkçılıkla, baba-oğul mülteciye çelme takarak onları yere düşüren foto muhabirin vicdansızlığıyla aynı derecede değilse bile, aynı türde bir ırkçılık. İnsanlıkta mahalli yok.

Suriyelileri aşağılamak için “bizim yiğit delikanlılarımız oralarda ölürken bunlar burada keyif çatıyor” algısını oluşturmaya çalışmanın ise her ne kadar; milli duygulara hitap eder gibi gözükse de; temelde bu duyguları kullanmaktan öte bir amacı yok. Çünkü bizim askerimiz Türkiye’nin güneyinde Suriyelileri ya da Suriye’yi korumak için operasyon yapmıyor; PKK’nın bir kolu olan PYD-YPG yapısı güneyimizde bir devlet kurmasın diye bulunuyor. Kendine güya vatansever, güya askersever diyenler; şehit olan askerlerimiz nedeniyle biriktiğini söyledikleri hırslarını birinden çıkaracaklarsa, herhalde yüzlerini mutlak bir ölümden kaçıp gelmiş garibanlara değil, PKK’ya dönmemeliler. Bugünlerde ille de birine kızmak istiyorlarsa yani, Kılıçdaroğlu’nun yanında FETÖ yürüyüşüne katılan Ahmet Türk’e “siz FETÖ’ye adalet istemeden önce yaptıklarınızın bir hesabını verin, sizinkiler sınırın güneyinde askerimizi öldürmeye devam ediyor” diyebilirler.

Ama demezler, demedikleri gibi ortak duygular ve namus üzerine oynayarak, Suriyeliler’in sahillerde kadınlarımızı taciz ettiği, onların gelişiyle Türkiye’de AİDS vakalarının arttığı gibi argümanlarla, tüm Suriyeli erkeklerin sapık, tüm Suriyeli kadınların fahişe olarak görülmesinin yolunu açacak köpürtmelerle, operasyon çekerler. 3 milyon kişinin içinde sapık var mıdır, elbette vardır ama tekil vaka örneklerinden abartılı genellemelere giderek kamuoyu oluşturmaya kalkışmanın da pek onurla, ahlakla örtüşecek bir tarafı yoktur herhalde…

İlginç değil mi? Bütün bunlar olmasın, kadınlar çocuklarını beslemek için bedenlerini satmak zorunda kalmasın; Suriyelilerin yoğun olduğu bölgelerde suç oranları artmasın diye entegrasyonu destekleyenlere de, “biz, bu ülkenin özbeöz evlatları dururken Suriyelilere iş veriyorlar” diye şikayet ederler. Suriyelilerin ucuz işçi oldukları için işlerini ellerinden aldığından şikayet ederler. Oysa entegraston politikaları tam da bunlar olmasın diye ortaya konulmuştu ve ağır aksak da olsa ilerliyordu, ama hayır ona da “Suriyelilere pozitif ayrımcılık” yapıldığını düşündükleri için ölümüne karşı çıktılar.

Evet, Türkiye’nin yaşadığı, peşpeşe gelen bunca ağır sorun arasında Suriyeliler’in entegrasyonu meselesi gündemden düştü, belki bu konudaki çalışmalar da ağırdan alınmaya başlandı. O yüzden işe geç geldiği için dövdüğü Suriyeli gencin fotoğrafını sosyal medyada övünerek paylaşan işveren ve benzeri örneklerin cezalandırılması kimsenin umurunda olmazken, açlıkla yoksullukla ve yer yer aşağılanmayla, tahkirle boğuşan Suriyelilerin yaptıkları her eylem genele izafe edilerek kriminalize edilmeye başlandı. Bunda aramızdaki ırkçıların payı büyük elbette ancak dediğim gibi bu durumda, devletin, başlarda, kitlelerin ortak davranış biçimini etkileyecek derecede güçlü bir biçimde sergilediği konukseverliğin azalarak gündemden düşmesi de etkili.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 489 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar