Suriyelilere vatandaşlık meselesi
Erdoğan'ın daha önce açıkladığı ve Varşova'dan dönüş yolunda da detaylandırdığı Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesi konusu bazı medya organlarınca yine...
Erdoğan'ın daha önce açıkladığı ve Varşova'dan dönüş yolunda da detaylandırdığı Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesi konusu bazı medya organlarınca yine çarpıtıldı. Pek çoğu Erdoğan, “Suriyelilere TOKİ konutlarını veririz, olur biter” demiş gibi yaptı.
Oysa, cevabın tamamını okuyan herkes murad edileni rahatlıkla anlayabilirdi; Cumhurbaşkanı TOKİ konutlarının Suriyelilere hibe edilmesinden söz etmiyordu. Türkiye nasıl ki, Ahıska Türkleri'ne Erzincan'da taksitlendirilerek konut tahsis ettiyse, öylesi bir borçlandırma yapılabilir, anlamına gelecek şekilde konuşuyordu. Çünkü Suriye'deki ölümden kaçıp gelmiş bu insanlar arasında, Türkiye'nin ekonomisine katkı sağlayacak mesleklere sahip olanlar; doktorlar, avukatlar, mühendisler bulunuyordu…
Alaycı bir dille TOKİ'yi manşete çekenlerin niyetleri belli olduğundan onlar için söz harcamayı değerli bulmuyorum; ama bir de Suriyelilere vatandaşlık konusunda sahici endişeler var. Dün Ali Bayramoğlu da sözkonusu endişelerin bir kısmından bahsetti: Mesela tam üç milyon insanın entegrasyonu nasıl sağlanacak? Bunun için gereken çok büyük bütçeler nasıl temin edilecek? Okul çağında olup da Türkçe dahi bilmeyen binlerce Suriyeli çocuk, Türkiye'nin eğitim sistemine nasıl entegre edilecek? Gibi…
Doğrusu, bu soruların hepsi, hem anlaşılır, hem cevap gereksinen öngörülerden kaynaklanıyor. Ama özellikle sosyologların hem bu öngörüleri ciddiye alması, hem de “aksi durum” senaryolarını düşünmesinde fayda var. Nedir o aksi durum senaryoları? Türkiye'nin vatandaşlık için gerekli şartları taşıyan Suriyelileri vatandaşlığa almaması ve Suriye'deki Esad mezaliminin daha çok uzun yıllar sürmesi sonucunda ülkemizde yaşanabilecek ve katlanarak büyüyebilecek sorunlar.