WhatsApp vs. BİP

ABD’yle döviz kuru nedeniyle daha da gerilen ilişkilerimiz, sadece yerli ürünlere yönelmeyi teşvik eden resmi tavsiyelerin etkisiyle giderek toplumumuzdaki birlik beraberlik duygusunu yükseltti. Sanırım amaçlanan sonuç bu...

ABD’yle döviz kuru nedeniyle daha da gerilen ilişkilerimiz, sadece yerli ürünlere yönelmeyi teşvik eden resmi tavsiyelerin etkisiyle giderek toplumumuzdaki birlik beraberlik duygusunu yükseltti. Sanırım amaçlanan sonuç bu değildi, ama dövizin tavan yapması pek çok kişinin yerli ürünlere yönelmesine neden oldu. İnternette boykot edilecek marka listeleri yayınlandı, hatta iş giderek hem magazinleşti hem de komikleşti, yanlış anlaşılan yerlileşme çağrıları I-phone kırmalara, dolar yakmalara neden oldu.

Bu yazıyı okuyanların çoğunun adını ilk kez duyduğunu zannettiğim BİP de sözünü ettiğim yerlileşme vesileyle gündeme geldi. Ardından Whatsapp yerine Turkcell’in ürettiği ve Whatsapp’la aynı işlevi görmesinin yanı sıra ek olarak SMS gönderme işlevini de yerine getiren BİP’i tercih etme konuşmaları başladı. Çok ironik olarak, bu konuşmalar Whatsapp gruplarında yapılmaya başlandı.

Medyada, BİP için kurulan şirketin merkezinin Hollanda’da olduğundan yola çıkılarak BİP’in güvenlik açısından Whatsapp’tan farklı olmayacağı tartışmaları yapılıyor. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ise, BİP’in tamamen Türk mühendisler tarafından üretildiğini ve bilgilerin yerli veri merkezlerinde saklandığını ifade ederek dijital emperyalizme teslim olmayacaklarını söyledi. Turkcell Genel Müdürü Terzioğlu, daha önce de Whatsapp’ın BİP’in özelliklerini kopyaladığını iddia ederek, satır arasında BİP teknolojisinin Whatsapp’tan ileri olduğunu söylemeye getirmişti.

Şimdiye dek hemen her alanda ABD müttefiki olarak hareket eden Türkiye’nin, küresel Amerikan teknolojisinin sadık bir müşterisi olduğu ve alternatif multimedya uygulamaları geliştirmeye ağırlık vermediği ortada. Oysa, bu konuda pek çok ülkenin çeşitli girişimleri var. Çin, Rusya, Brezilya, İspanya gibi çeşitli ülkelerde multimedya çalışmaları yapıldı, yapılıyor ve gayet de başarılı şekilde işliyor. Türkiye de yapabilir, kimsenin “Türk mühendisler yapamaz” şeklindeki o eski aşağılık kompleksini sürdürme gibi bir lüksü olmamalı. Tabi ki yapılır, ama iş bununla bitmiyor ki…

Çünkü, küreselleşemeyen, tüm dünyaya yayılacak bir ağ oluşturamayan her teknolojinin sonunda kaybetmeye mahkum olduğunu ve sadece Türklerin kullanacağı ya da sadece Türkiye’de kullanılacak bir sosyal medya uygulamasının başarı anlamına geleceğine emin olamıyorum. Sözünü ettiğimiz sosyal medya uygulamalarından biraz farklı olsa da, ihraç edilmeyen teknolojinin sonunu göstermesi açısından, Fransa’nın Minitel hikayesinin tam olarak ne dediğimi örnekleyebileceğini sanıyorum.

Minitel, 1978 yılında Fransız telefon şirketi tarafından tasarlanmış ve yıllar süren denemelerin ardından 1984’te piyasaya sürülmüş bir videotext sistemiydi. 90’lı yılların ortasında ise hemen tüm Fransa bu sistemi kullanıyordu. Fransa’yı enformasyon toplumuna dahil edecek bir araç olarak tasarlanan bu sistem, internetin ortaya çıktığı zamanlara denk geldiği için hep internetle kıyaslanmıştır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 486 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar