Yeni panoptikon: Sosyal medya
ABD son birkaç gündür büyük bir skandalla çalkalanıyor. Konu bizimle de ilgili, çünkü tartışılan mesele, teknoloji, sosyal medya, mahremiyet ve siyaset. Olay kısaca şu; 2016’ta Trump’ın...
ABD son birkaç gündür büyük bir skandalla çalkalanıyor. Konu bizimle de ilgili, çünkü tartışılan mesele, teknoloji, sosyal medya, mahremiyet ve siyaset. Olay kısaca şu; 2016’ta Trump’ın kazandığı ABD seçimleri öncesinde, Cumhuriyetçilerin kampanyasına destek sağlayan Cambridge Analytica isimli bir şirket, 50 milyon kişinin Facebook bilgilerine kendilerinden habersiz şekilde ulaşmış ve bu bilgileri usulsüz şekilde kullanmış.
Habere göre, skandal, Cambridge Analytica şirketinin eski çalışanı Christopher Wylie’nin Facebook hesabından yaptığı güncel paylaşımlarla Facebook’un “veri güvenliği kurallarını” nasıl ihlal ettiğini duyurmasıyla ortaya çıktı. Britanya hükümeti, skandalın son derece kaygı verici olduğunu duyururken, iki Amerikalı Senatör Facebook’un patronu Mark Zuckerberg’den Kongre komisyonunda hesap sorulmasını, Avrupa Birliği Komisyonu ise aydınlatıcı bilgi verilmesini talep etti. Facebook hisseleri ise, tepetaklak oldu.
Habere göre olay, Cambridge Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Aleksandr Kogan’ın hazırladığı Facebook anketiyle başlamış. Kişisel soruların yer aldığı ankete 270 bin kişi katılmış. İlk sorudan önce, anket sahiplerinin kendilerinin ve arkadaşlarının “like”lar gibi özel verilerini kullanmasına izin verilmesi istenmiş. Böylece Kogan muazzam bir kayıt stokuna el atma hakkını elde etmiş ve facebook tarihçelerini de içeren kayıtlar, 2015’te Cambridge Analytica şirketine iletilmiş.
Eski çalışan Wylie’ye göre, Cambridge Analytica onaylarını almadan, kişisel verilerini gizlemeyen 50 milyon kullanıcının hesaplarını değerlendirmeden geçirmiş. Facebook bir süre sonra, “arkadaşlarının profil bilgilerini 3. parti uygulamalarla paylaşma” özelliğini kapatmış, ama iş işten geçtikten sonra… Şirket o bilgilerle kullanıcıların davranışlarını inceleyip siyasi reklam modelleri oluşturmuş, bu reklamlar da Trump’ın seçimi kazanmasında etkin rol oynamış.
Konu düşünüldüğünde akla gelen ilk kavram “panoptikon” oluyor. Panoptikon temelde, akıl hastaneleri, hapishaneler, çalışma kampları gibi kurumlarda gözetleme amacıyla kullanılan kontrol evi olarak tarif edilir. Foucault’nun tanımına göre, merkezi bir kontrol kulesi etrafına inşa edilmiş, hem kontrol memurunun hem de orada tutulan insanların sürekli gözetlendiği, açık tek bir hücrelerden oluşan daire şeklinde bir yapıdır panoptikon.
Foucault, Hapishanenin Doğuşu kitabında bu fikri uzun uzadıya tartışır ve panoptikonu bir iktidar aygıtı olarak tanımlar. Çünkü panoptikon gözetlendiklerinin farkında olanların kendi kendilerine geliştirdiği bir özdenetime neden olur ve bu da gözetleyenlerin iktidarı anlamına gelir. Ama facebook skandalı örneğinde de görüldüğü üzere, gözetlenenlerin mahremiyetinin ihlali ve bunun farklı amaçlarla kullanılması da panoptikon düzeninin bir sonucu ve bu sonucun tartışma götürür pek çok yönü var.