Yenikapı’da millet olmak
Türkiye, 15 Temmuz gecesinden bu yana, varlığını daha önce fark etmemiş olduğu iki potansiyelini keşfetti. İlki toplumun darbelere ilk kez olarak somut bir direniş göstermesi hatta darbeyi durdurabilmesiydi. İkincisi de Yenikapı...
Türkiye, 15 Temmuz gecesinden bu yana, varlığını daha önce fark etmemiş olduğu iki potansiyelini keşfetti. İlki toplumun darbelere ilk kez olarak somut bir direniş göstermesi hatta darbeyi durdurabilmesiydi. İkincisi de Yenikapı Mitingi'nde gördüğümüz birlik manzarasıydı; öyle bir manzaraydı ki bu, farklı kimlikler silinmiş gibiydi.
Yenikapı'da, Cumhuriyet tarihinin başından bu yana bu toplumu sürekli bölen, ayrıştıran, kutuplaştıran kimlik siyasetleri anlamsızlaştı. Alevisi de oradaydı Sünnisi de; Türkü de oradaydı Kürdü de; Kemalisti de oradaydı dindarı da, -Hristiyan veya Yahudi, Rum veya Ermeni- azınlık olan da oradaydı; çoğunluğa dahil olan da… Hiçbir ortak paydasının olmadığını düşündüğümüz insanlar için Yenikapı ortak payda oldu. Türkiye'deki ayırıcı ve çoğunlukla düşmanlık üretmiş kimliklerin, barış renkleri olarak yan yana durabileceğini ilk kez gördük. İnsanı şaşkınlıktan sevince sürükleyen, oksimoronun kralı denebilecek fotoğraflarla, görüntülerle karşılaştık. Gülümsedik.
Üstelik simgesel bir duruş ya da rakam değildi sözü edilen. Orada sadece 5 milyon yoktu çünkü, Türkiye'nin diğer şehirlerinde toplanan diğer milyonlar, şu ya da bu sebeple mitinglere katılamadığı halde bütün kalbiyle orada olanlar, yani neredeyse ülkenin tamamı vardı. Her görüştün insanı bu devasa satıhta birleştirense, vatanlarının dış güçlerin maşası olan FETÖ örgütünün tehdidi altında olduğunu düşünmeleriydi...
Yenikapı, son 14 yıldır çeşitli şekillerde emarelerini görmeye başladığımız devlet ve millet ilişkisinin de normalleşme simgesi oldu. Çünkü 15 Temmuz'da saldırıya uğrayan sadece vatan değil; devletti de… Onyıllar boyunca hem kimliklerin çatışması nedeniyle birbirleri ile sorun yaşayan, hem de devletin ceberrut iktidarına toslamamak için, ona saygılı bir mesafe tutturarak varolmaya çalışan pek çok toplumsal grup, devletle de barış görüntüsü verdi. Aslında bu barış uzun süredir devam eden bir süreçti; ama Yenikapı'da simgeselleşti. Genelkurmay Başkanı'nın soğuk, sert ve buyurucu olmaktan çok uzak “sağolun”ları ise, unutulmazdı.