Kandırmaca aldatmaca ve zorunlu kazık!
İstanbul’da yaşamak gerçekten eziyet! Trafiği, kirliliği, magandaları, çirkin binaları… Ayrıca eğlence ve yiyecek içecek sektörü de bir o kadar kötü. Servislerin kötülüğü...
İstanbul’da yaşamak gerçekten eziyet! Trafiği, kirliliği, magandaları, çirkin binaları…
Ayrıca eğlence ve yiyecek içecek sektörü de bir o kadar kötü. Servislerin kötülüğü, pahalılığı, işletmelerin vurdumduymazlığı… Kolay yoldan para kazanıp, bulduklarını har vurup harman savuranlar artınca, normal vatandaşlara da gittiği yerde parasıyla rezil olmak kalıyor.
Düşünüyorum da, ben bir işletmeci olsam mutlaka çalışanlarımı denetlerdim.
Zaten iki-üç saat kafa dağıtıp biraz eğleneceğiz diye dışarı çıkıyoruz, sanki davetsiz misafirmişiz gibi davranan asık suratlı servis elemanları sayesinde bütün keyfimiz kaçıyor.
* * *
Geçenlerde bir davet üzerine ‘Bebeköy, Backyard’ denilen mekanda stand-up gösterisi izlemeye gittim. Baktım solda açık otopark var, arabayı oraya bırakayım dedim. Otoparkın kapısında durdurdular. Valeymiş! Getirmişim zaten arabamı, bırakın park edeyim… “Yok, biz park edeceğiz!” dedi vale!
Zaten işletmelerin kendi otoparklarından, vestiyerlerinden ayrıca neden para aldıklarını bir türlü anlayamıyorum. Anlıyorum da yakıştıramıyorum! Gelen müşteriyi yolunacak kaz gibi görüp “Hem etinden hem sütünden faydalanayım” zihniyeti bana çok itici geliyor!