Hayallerimiz gerçekleşti derken 'uzatma dünya sürgünümü' diye haykıran 'usta'yı en sevgiliye uğurladık
Ama gel gör ki zirvede konuşulanların içeriği ve nihaî olarak ulaşılan sonuçların kardeşler arasında geleceğe yönelik üreteceği huzur, güven ve mutluluk demeti, bilhassa birlikteliğe verilen...
Ama gel gör ki zirvede konuşulanların içeriği ve nihaî olarak ulaşılan sonuçların kardeşler arasında geleceğe yönelik üreteceği huzur, güven ve mutluluk demeti, bilhassa birlikteliğe verilen yeni ismin bizleri haddinden artık sevince boğmuşken, geçtiğimiz 16 Kasım Salı günü “ Ey Sevgili! uzatma dünya sürgünümü benim” diye En Sevgili’ye, gönülden yalvaran diriliş neslinin üstadı, fikir babası, şair, büyük düşünür Sezai Karakoç, “Ey Sevgili”, “En Sevgili” diye yalvardığı Rabbine yürüdü. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. İnşaAllah “En Sevgili” belirleme ve teslimiyetiyle “Ey Sevgili” diye huzurunda kıyam edip yalvardığı Yüce Yaradan, onun gönül ibresinin seviyesini ifade eden o belirlemesi doğrultusunda onu en hoş bir şekilde karşılar ve engin cennet bahçelerinde ağırlar.
Gerçi bizler şimdi mahrum kaldık onun veçhinden sözünden , şiirinden, satırlara dökülecek olan fikir ve düşünce demetlerinden. Ama hiç önemli değil, değilmi ki o “ Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir MİMAR vardır.” deyip, dünya hayatını bir sürgün kabul ederek iman ve teslimiyet içinde En Sevgili’sinin hasretini çekiyordu… Şimdi o, bizim “ölüm” diye adlandırdığımız vasıta ile “ En Sevgili” dediği Yaradanına kavuştu. Vuslatın hayırlı mübarek olsun Üstad!... Sen dualarına devam et; aynı iman ve teslimiyet içerisinde geceyi onaran Rabbim bize de nasib etsin “Ey Sevgili” haykırışıyla En Sevgili’yle bütünleşmeyi ve nihayet Ona kavuşmayı…
Güneşin doğudan doğacağı günler yakındır!
Sevgili dostlar, yukarıda bahsettiğim birlikteliğin, kardeşler buluşmasının temelini fiilen 8. Cumhurbaşkanı rahmetli Özal atmıştı. Hatta ölümünden kısa bir süre önce gerçekleştirmiş olduğu orta asya Türk Cumhuriyetlerini kapsayan gezisi ile de bu birlikteliğin bilfiil pratiğini yapmış, bilhassa Azerbaycan’da halkın bu birlikteliğe yönelik sergilemiş olduğu sevinç ve heyecan dünyanın gözünden kaçmamıştı. Vaktiyle doğuyu aydınlatan bilhassa Buhara Semerkant kaynaklı ilim, teknoloji ve uzay çalışmalarına yönelik ilk gayret ve bulguların varlığı ve aynı zamanda gönül dünyamızda yine bizi itidal noktasına taşıyıp aşırılıklardan uzak bir şekilde kendimiz için istediğimizi başkaları için de isteme erdemliliğine erdiren ilmî gayretler ve kutup şahsiyetler ile tanışıp kaynaşmamız, çevremizdekiler başta olma k üzere dünyadaki emperyalist ve Siyonist organizasyonu çok rahatsız etmişti.
Bunun ilk ve en büyük tezahürü Merhum Özal’ın o meşhur Orta Asya Türkî Cumhuriyetlerini kapsayan gezisini müteakiben kısa bir süre sonra karşılaşmış olduğu ve hala aydınlatılamayan şüphelerle dolu ölüm şekliydi. Daha sonra da biz, bu tür olumsuz bulgulara rastladık. Nitekim daha geçtiğimiz yıllarda, bundan önceki Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov zamanında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na bir ziyaretinde, güvenliğinizi sağlayamayız gerekçesi ile Buhara’ya gitmesine izin verilmemişti.
Bir millet yedi devlet!