Helalleşme talepleri ve onun altında yatan hedefler...
Yani en hafif ifadesi ile birbirinden incinen veya incitilen, hatta gücenen, etkin tarafın fiil ve yönlendirmesi doğrultusunda hak kaybına uğradığına inanan MAZLUM kesimin veya aralarında sözlü/yazılı mukaveleye dayalı...
Yani en hafif ifadesi ile birbirinden incinen veya incitilen, hatta gücenen, etkin tarafın fiil ve yönlendirmesi doğrultusunda hak kaybına uğradığına inanan MAZLUM kesimin veya aralarında sözlü/yazılı mukaveleye dayalı borç ilişkisi bulunan tarafların iş sonunda yahut da işin herhangi bir safhasında vaki talep doğrultusunda bir araya gelerek aralarında herhangi bir alacak-vereceğin kalmadığına veya incinme ve gücenmeye dayalı yaşanan mağduriyetin sona erdiğine dair birbirleriyle mutabık kalmaları ve nihayet İBRALAŞIP=HELALLEŞİP birbirlerini AK’lamaları demektir.
Peki bu helalleşme ısrarı neden?
Öncelikle ifade edeyim ki, bu helalleşme ısrarları, en açık ifadesiyle bu talebi ileri süren şahsa yönelik, ortaya koyduğu hedef ve davranış tarzlarıyla halka, halkın değerlerine ters düşme olgu ve ısrarının şuur altında oluşturmuş olduğu suçluluk kabullenişinin tabii bir sonucudur.
Bu millet öyle badireler geçirdi ki, milletin ruh ve mana kökünü besleyen, kökü mazide olan kültür ve harsının ana kaynakları ile milletin alakası tamamen kesildi. O kadar ki Allah’dan ve ahlak’dan bahsetmek bile “geriye dönüş” sayılıp cezaî takip konusu oldu. İbadet haneleri, kıblegahları tarumar edildi, kimisi satıldı, kimisi ahıra, kimisi depoya kimisi de örgüt merkezine çevrildi. Onun için bu millet çektiği o çilenin ızdırabı ve ruh yapısına yönelik duyduğu hasretin özlemi içerisinde kendisini minarelerinden yükselen Muhammedî sedaların aslına kavuşturanları rahmet ve minnetle anar, onları hiç unutmaz; onlara zulmedenleri de vicdanında mahkum etmekle yetinmez, Allah’a havale eder.
Peki bunların helalleşme =İbralaşma yetkileri var
Helalleşme talebiyle toplumun karşısına çıkanlar anlaşıldığı kadarıyla yalnız kendilerinin söyleyip ettikleriyle ilgili olarak değil; bugüne kadar, mensubu bulundukları siyasi oluşumun yukarıda ifade etmeye çalıştığım şekliyle Müslüman Türk milletini ruh ve manasından uzaklaştırıp dış güçlerin belirlediği hedefler doğrultusunda onu öz kültür ve değerlerinden soyutlayıp sazın, kemençenin, davul ve zurnanın karşısındaki senfoni orkestrası misali bu aziz milleti ne idiğu belirsiz hale getirme gayretleri dahil, 28 Şubat’tan günümüze kadar mensubu bulundukları siyasi örgütün bütün fiil, tasarruf ve söylemlerini kapsıyor bunların helalleşme talebi. Bunların yetkileri var mı diye sormamızın sebebi de işte budur. Hukuk’ta ibra ve helalleşme’de bir şahsın başkası adına tasarrufta bulunabilmesi için vekaletnamesinde“sulh ve ibraya” yani helalleşmeye yetkilidir şeklinde özel yetkiye sahip olması şarttır. Aksi takdirde beyanı dayanaksız kalır, sonuç olarak karşı taraf yanıltılmış olur ve böylece ikinci bir mağduriyet doğmuş olur.