Türkiye Doğu Akdeniz'de bu gerçeği bilerek hareket etmeli...
Gelinen aşamada Türkiye Fransa’nın bu hamleleri karşısında iki önemli dış politika söylemini yoğun olarak seslendirebilir. Birincisi, Fransa Akdeniz birliğinin motor gücü olarak inşa etmek istediği modelle adeta AB’nin sonunu hazırlamaktadır...
Fransa Cumhurbaşkanı Macron Akdeniz ülkeleri zirvesinden hemen önce "Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde artık bir müttefik olmadığını ve herkesin ortak tavır alması gerektiğini"söylediğinde eski Cumhurbaşkanları Sarkozy'nin sırf Türkiye AB'ye üye olmasın diye hayata geçirmeye çalıştığı Akdeniz Birliği teklifini hatırladım. 2007'de Sarkozy'e göre "Akdeniz Birliği Fas'tan Türkiye'ye değin" uzanmalıydı. Çünkü Türkiye'nin AB'ye girebilmesi mümkün değildi. O sıralar çok seslendirilen "imtiyazlı ortaklık" Fransa açısından ancak böyle kabul görüyordu. Almanya Başbakanı Merkel ise bu projenin AB'nin dağılması anlamına geleceğini vurguluyordu. Türkiye Akdeniz'de işbirliğinin güçlendirilmesini etkin bir şekilde desteklese de bunun AB’ye tam üyelik konusunda bir alternatif olamayacağını ifade ediyordu.
Türkiye açısından maalesef gerçek buydu!
AB’ye tam üyelik Almanya, Fransa, İtalya ve hatta ayrılmış olsa da İngiltere açısından zaten kırılgan olan dengeleri değiştiren bir durumdu.