24 Nisan
Jenosit veya soykırım, bir millet dinî, ırkî veya buna benzer diğer sebeplerle imha edilmesidir. Soykırımı kim, kime karşı yaparsa yapsın kabulü mümkün değildir. Hukuka aykırılık ve...
Jenosit veya soykırım, bir millet dinî, ırkî veya buna benzer diğer sebeplerle imha edilmesidir. Soykırımı kim, kime karşı yaparsa yapsın kabulü mümkün değildir. Hukuka aykırılık ve zorbalıktır. İnsanlık suçudur. Fakat ne denli ağır olursa olsun bir kavgaya “soykırım” demek de iftiradır...
“Zenginlik seviştirir, fakirlik döğüştürür!” diye bir deyimimiz vardır. Müreffeh asırlarımızda ne Yunanlılar, ne Bulgarlar ne Ermenilerle ve ne de diğerleriyle ihtilafımız oldu. Müslüman olan ve olmayan bütün kavimler, bayrağımız altında yüzyıllarca huzur ve sükûn içinde bir arada yaşadılar. Eğer adaletsiz bir idare olsaydı bu ihtilaflar çok önceki tarihlerde görülürdü.
Türkler, 26 Ağustos 1071’de Bizans’a karşı mücadele verirken Ermenilerle tanıştılar. 1071’den 1915’e 844 sene vardır. O kadarını saymayabiliriz. 1299’dan 1915’e olan 616 seneyi de ihmal edebiliriz. 1453’ü esas alırsak. 1453’ten 1915’e kadar 462 sene eder. Ermenilerle aynı topraklarda, aynı bayrak altında en az 5 asır boyunca beraber yaşarken Türkler, neden birden fikir değiştirip bu insanları imha etme yoluna gitsinler? Bir kere böyle bir karar, devrin hukuku olan şeriate aykırıdır. Şeriate göre böyle bir şey zulümdür. Eğer, o gün Osmanlı topraklarında bir Ermeni soykırımı işlenseydi bugün Ermeni diye kimse kalmazdı.