3 Stratejik ortak

Şark insanı için dostluk çok değerlidir.Doğunun çocuğu, dost uğruna ölümü bile göze alır.Garplı ahlakındaysa dostluk, menfaate yaradığı kadar muteberdir. Bu hayat tarzlarından birinde mertlik...

Şark insanı için dostluk çok değerlidir.
Doğunun çocuğu, dost uğruna ölümü bile göze alır.
Garplı ahlakındaysa dostluk, menfaate yaradığı kadar muteberdir. Bu hayat tarzlarından birinde mertlik, diğerince riyakârlık mevzubahistir. Kişi, karşısındakini kendisi gibi bildiğinden bugün dâhil biz, muhatap devletle bir sebeple el sıkışınca onu o andan itibaren dost bildik. Güvendik ve fakat bugün dâhil hep kaybettik. Biz, dost dediklerimize hep sadakat gösterdik, onlarsa bugün dâhil bir punduna getirerek bizi zora soktular. Yüzümüze güldüler, arkadan oyunlar hazırladılar. Bundandır ki sırtımız delik-deşik.
Önce "dost" kelimesi vardı. 21. Asrın başlarında ise "stratejik ortaklık" sözü ortaya çıktı. Yakın tarih sürecinde 3 devleti "dost" yahut yeni tabirle stratejik ortak saydık.
İlk stratejik ortağımız Almanya oldu. Almanya, devlet tecrübesinden mahrum ve fakat hayallerine mahkûm İttihatçıların kanına girdi. Bir bahaneyle ilk dünya harbini başlattı. Yok yere Osmanlı da bu harbe sokuldu. Almanya mağlup oldu. Stratejik ortağı olduğumuz için Osmanlı da mağlup sayıldı ve bir imparatorluk, kurtlar sofrasında paramparça edildi.
Almanya'dan sonraki dostumuz, yani bugünkü parlatılmış ifadeyle stratejik ortağımız İngiltere’ydi. İngiliz, harbi kaybetmiş bir milletin ayakta kalmış kadrolarının ezik psikolojilerini boyunduruğuna alarak erken cumhuriyete a'dan z'ye istediği şekli verdi. İslamiyet böylece reddedildi, tarih böylece reddedildi, içtimai hayat, örf, âdet böylece reddedildi ve mazi ile köprüler böylece atıldı. Kendi kendimizle ihtilafımız, yerine oturamayan laiklik, çok alanda çift kimlikli mecburiyet, Kürtçülük, İslam alemiyle, Orta Doğu ile dünkü topraklarımızla aramıza utanç duvarları yükseltme, Doğu ve Batı arasında savrulmak bu dönemlerdeki İngiliz üst aklının, stratejik ortağımız Büyük Britanya'nın eseridir. Bunların ne olduğu, seyri ve tesirleri ilim namusu ve objektif değerlendirmelerle tespit edilmeden bugünlerin anlaşılması mümkün olmaz.
İkinci dünya harbinden sonraki stratejik ortağımız ABD/Amerika Birleşik Devletleri’dir. Hani fanatik Tek Partililerin daraldıkça sözünü ettikleri bir iddia vardır. Derler ki "Türkiye'ye demokrasiyi İsmet İnönü getirdi!" Bu söz, milletin nüvesini teşkil eden ilk TBMM gerçeğini inkâr ederek "devleti CHP kurdu" yanıltmasından farksızdır. İnönü, demokrasiyi şefliğinden feragat ederek getirmedi. Yapılan bugünkü bakışla bir Türk Baharı'ydı. Herhâlde tek samimi "bahar" da o oldu. Bugün "süper güç" denen cihan devletinin zorlamasıyla "Millî Şef" mecbur kalarak çok partili hayatın ve demokrasinin önünü açtı. Kaldı ki buna rağmen 1946 seçimlerine yine de hile karıştırıldı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 445 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 75 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 146 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 48 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar