Afrika’yla Kucaklaşmak!
Karaderiliye de Kızılderiliye de aynısını yaptılar. Yahudiler ondan bir parçaya maruz kalınca buna "soykırım" denildi. Hitler zulmü olmasaydı, dünya literatürüne "jenosit", soykırım kavramı...
Karaderiliye de Kızılderiliye de aynısını yaptılar. Yahudiler ondan bir parçaya maruz kalınca buna "soykırım" denildi. Hitler zulmü olmasaydı, dünya literatürüne "jenosit", soykırım kavramı girmezdi.
Yahudiler, Almanlardan çektiler. Afrikalılar, Kızılderililer, Pigmeler, Mayalar ise İspanyollardan, Portekizlilerden ve diğer bazı Avrupa devletlerinden çekmiş, soykırıma maruz kalmışlardır. Kendini bugün batı Medeniyeti diye takdim eden, Avrupa'nın sicili bozuktur. Avrupalı olup da bir veya bir kaç millete, bir ülkeye, bir coğrafyaya musallat olmayan devlet neredeyse yoktur. Gittikleri yerleri talan ettiler. Afganistan, Irak, Filistin, Çeçenistan, Ahıska, Kırım, Balkanlar, Oniki Ada ve nihayet Suriye, o ahlâkın günümüzdeki devamıdır.
Diğerlerinde, bir kıtada bir veya iki millet sömürüldü, kıyıma uğradı. Afrika ise kıta olarak talan edildi. Afrikalılar çalındı. Hırsızlar, o insanları hayvanî muameleyle memleketlerine götürüp köle yaptılar.
Avrupa, Afrika'nın yer üstünde ve yer altında maddi ve manevî ne zenginliği varsa alıp götürdü. Bunları yaparken de onları cahil, görgüsüz, medeniyetsiz ve hatta insan yiyen "yamyam" olarak gösterdi.
İşin hülasası şudur:
Osmanlı karada ve denizde eski kudretinden düşüp de Afrika'yı koruyamayınca Afrikalı, zalimlere esir oldu. Müstemlekeci devletler Afrika’yı âdeta gezegenin dışına taşıdılar. O, ulaşılmaz uzaklıkta medeniyetsiz bir iklimdi. Buna diğer dünyalılar kanabilirdi. Fakat biz nasıl kanabilirdik?
Biz, Osmanlı asırlarında aynı zamanda bir Afrika devletiydik. Adalet ve İhtişam Devleti'nin hudutları, tâ Orta Afrika’nın cenubuna kadar uzanıyordu. Bugün bunun isbatı bu devletlerde ayakta kalmış olan mimari eserlerimizle dillerindeki kelimelerimizdir. Buralarda da Türkçe konuşulmaktaydı. İmparatorluğun diğer diyarlarında olduğu gibi Afrika'da Tunuslu Hayreddin Paşa gibi sadrazamlar çıkıyordu. Başta Hızır Hayreddin Paşa olmak üzere denizcilerimizin neredeyse tamamı Afrikalıydı. Buna rağmen sadece sömürgeci batı değil, o sömürgeci batının akıl hocalığını yaptığı "yurtta sulh cihanda sulh" ürkek politikası da Afrika’yı bizden, bizi Afrika’dan kopardı.
Şimdi biz, Asla Dönüş Hareketi'ni başlatmış olanlar, bir kucaklaşma yaşıyoruz. Fransa'nın bugün bile sömürge vergisi aldığı, vahşi kapitalizmin Afrika’yı kabile kabile birbirine düşürdüğü Boko Haram gibi örgütleri kıtaya musallat ettiği günlerde yeniden Afrika'dayız. Bu asrın başlarına kadar Afrika'da 3-5 devlette sefaretimiz vardı. Şimdi 40'a yakın ve açılmaya devam etmekte. THY bir kaç yere uçuyordu şimdi 50'ye yakın noktaya uçmakta. STK'larımız Afrika'da.