ALLAH, BU ACILARI BİR DAHA YAŞATMASIN
Ağız tadı ve gönül huzurunun bugüne nazaran çok daha fazla yaşandığı o sade fakat huzurlu günlerde imam efendiler, ister camide olsun isterse misafirliklerde namazdan sonra cemaatle birlikte el açıp duaya başladıklarında diğer arzlarının yanı sıra “Ya Rabbi, milletimizi, ümmetimizi ve dünyayı âfât-ı araziyeden ve semâviyeden muhafaza eyle” diye de niyaz ederlerdi.
“Âfat-ı araziye”, yerküreden, “âfat-ı semaviye” gökyüzünden gelecek âfetler demek. Deprem, kasırga, toprak, kayması, sel basması, kazalar, yıldırım düşmesi… ve benzeri felaketlerdir. Bu dualar, hayatın tabiî seyri içinde ve ortada bu felaketlere dair hiçbir şey yokken sıkça dile gelir, kalbden ve samimiyetle hayrı ve şerri yaratan Allah-ü teâlâya yalvarılırdı. Şüphesiz ki önleyici mânevi tedbirlerdir. Bunlar ve benzeri dualar, belki tamamen kaybolmadı ama varlığı çok da hissedilmemekte. Hâlbuki “Allah’ım, yerden ve gökten gelecek her türlü kötülük ve âfetten sana sığınıyoruz” demek her zaman mümkündür.
Bir buruk bayram!
29 Mart 2025 | 43 Okunma
Mankurtlar!
27 Mart 2025 | 170 Okunma
İhânete geçit yok!..
25 Mart 2025 | 173 Okunma
İstanbul’dan sorumlu bakanlık
22 Mart 2025 | 433 Okunma
Karar
20 Mart 2025 | 389 Okunma
TÜM YAZILARI