Belediye başkanı

İstanbul’da Topkapı surlarından içeri girildiğinde ilk karşılaşılan semtin adı “Şehremini”dir. Kelimenin aslı Şehr Emini, yani şehrin, beldenin emanet edildiği insan demektir. Semte bu ismin...

İstanbul’da Topkapı surlarından içeri girildiğinde ilk karşılaşılan semtin adı “Şehremini”dir. Kelimenin aslı Şehr Emini, yani şehrin, beldenin emanet edildiği insan demektir. Semte bu ismin verildiği zamanlarda belediyeye “Şehremaneti”, belediye reisine de “Şehremini” deniyordu. Anlaşılan, burada şehremini oturuyormuş ki ismi bu olmuş. İstanbul’un ilk Şehremini Hızır Bey’dir. Belki de O, burada oturuyordu.
Geçmiş büyüklerimiz, kelimeleri ulu orta, lalettayin kullanmazlardı. Konuşmalar, efradını cami, ağyarını mâni olurdu. Mevzubahis sıfat, “şehr-emini” olarak başlamış, bilahare “belediye reisi” olmuş. Şimdilerde daha ziyade “belediye başkanı” denmekte.
Şehr-emini, şehrin neyi var, neyi yoksa her şeyiyle kendisine emanet edildiği emin insan demektir. Reis ve başkansa bir topluluğun başıdır. Sanki o topluluğa iş, emir buyuran, talimat verendir. İlkinde mükellefiyet, mes’uliyet daha bir derinlikli olarak mevcuttur. Payitaht dizisinin geçen haftaki bölümünde senaryo yazarı, Abdülhamid Han rolündeki oyuncuya şöyle bir söz söyletiyordu:
-İnsanlar, bize güvenip uyurken biz uyuyamayız!
Hadise tam da budur. Fırat’ın kenarında kurdun kuzuyu kapma ihtimaline karşı teyakkuz hâlinde olan adalet timsali Ömer’ül Faruk ahlakı…
Belediye başkan adayları, neredeyse belli oldu. Bütün namzetleri tebrik ediyoruz. Tesbit edilen bazı isimler, eski başkandır. Çoğunluksa yeni aday. Haklarında ne hayrlı ise onun tecelli ermesini dileriz.
Bunu kalben diler ve şehirlerimizi emanet edeceğimiz müstakbel başkanların dikkatlerini bir tarafa çekmek isteriz:
Bugüne kadar ihtiyaca binaen, zaruret sebebiyle, oralarda çok çileler çekildiği için belediyeler, hep yol, çöp toplama, suların akması, elektriklerin yanması, ısınma, park, alt-üst geçitler gibi bayındırlık, hizmetlerine öncelik verdiler. Bunlar ve daha başkaları olarak otopark ve yeşil alan gibi hizmetlerse beklemeye devam ediyor. Ancak bu saydıklarımızdan çoğu yerine oturmuş vaziyette.
Onun için şimdi dikkatleri asıl bakılması gereken tarafa çekmek istiyoruz. Bugüne kadar hep evin dışı düşünüldü. Bundan böyle evin içine girilmesi, oraya hizmet götürülmesi gerekmekte. Evler, tenha, çiftler yalnız, çocuklar, dedesiz ve ninesiz. Ninniler, masallar, kıssalar, menkıbeler, destanlar artık kütüphane raflarındaki kitaplarda kaldı. Bunlar sonraki nesle aktarılmıyor. Çekirdek aile, tarihteki en büyük sosyal felaketimizdir.
Şehrimizi yani hayatımızı emanet edeceğimiz başkanlar, bundan böyle öncelikle bunları düşünmeliler.
Şu manzara hiç yaşanmadı sanıyoruz. Ama bundan sonra yaşanmalı. Belediye reisi veya vekâlet verdiği kişi, nikâh salonunda evlilik akdini yapıp karı-koca ilan ettiği gençlerin daha sonra bir gün olsun evlerine gitmedi, onları dinlemedi, geçim ve huzur durumlarına bakmadı. Hâlbuki belediye başkanı veya müftü yahut din adamı, gençleri göz kamaştırıcı mekânlarda karı-koca ilan ederken onlar, kısa süre sonra gözyaşları içinde boşanıyorlar.
Noksanlar, hazin hâller bu kadar da değil.
İstanbul’u esas alarak konuşursak İstanbul Türkçesi, İstanbul Beyefendisi, İstanbul Hanımefendisi vardı. Bugün bu hasletlerden neredeyse eser kalmadı. Yalnız İstanbul adaylarının değil her şehrin adayının Türkçenin lezzeti, beyefendilik, hanımefendilik diye dertleri olması gerekir.
Bugün hayatlar çekirdek aileyle çoraklaşmıştır. Türkçe büyük ziyan görmüş sabır, nezaket, asalet abidesi diğerkâm insan tipi Hanımefendi ve Beyefendiler âdeta cennete göçmüş, komşuluk site denilen kışla hayatlarıyla kısırlaşmıştır.
Bugün adaylar, yarın başkanlar, bundan böyle hayatın, yalnızca madde değil mana ve kalıcılık, miras tarafına yönelmeliler. Yol bozulursa yapılır. Su akmazsa akıtılır, çöp toplanmazsa toplanır. Fakat irfani, insani ve seçkin meziyetler kaybolunca, harsımız zarar görünce biz kendimiz olmaktan çıkarız.
Şehirler, evlerimizi içine alan çadırlardır.
Belediye Başkanları da şehrin derdiyle dertlenmiş uykuya yabancı Şehr-Emanetleri.
Emanet, emin insanlara teslim edilir.
İnsan, emanete gözü gibi bakar…
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 418 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 74 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 146 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 47 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar