Çağdaş Yobazlık
Orhan Pamuk, Nobel kazandığında bir tebrik yazısını biz kaleme almıştık. Yazının gazetede çıktığı gün bir faks aldım. Şöyle diyordu: "İkiniz birlikte cehenneme gidin!" Orhan Pamuk'la...
Orhan Pamuk, Nobel kazandığında bir tebrik yazısını biz kaleme almıştık. Yazının gazetede çıktığı gün bir faks aldım. Şöyle diyordu: "İkiniz birlikte cehenneme gidin!" Orhan Pamuk'la dünya görüşlerimizin ne kadar uyuştuğu dert değildi. Eserleri Türkçeydi, ödül töreninde Türkçe konuşmuştu, en güzeli Nobel kazanan ülkeler listesine Türkiye de girmişti. Bunlar tebrike değmez miydi? Ama bir yobazlığa muhatap olmuştuk.
Bir vakitler "inkılap yobazlığı" vardı. Ona sonra "devrim yobazlığı" dendi. Ardından "sol yobazlık" geldi. Sol yobazların bir kısmı öncekilerin devamıydı bir kısmı ise yeni sürgünlerdi. Aslında yobaz ve yobazlık uzunca bir dönem samimi Müslümanlara sürülmek istenen projelendirilmiş kara çalmaydı. Bir linçti, yozlaşmış kalemler bu iftirayla saldırıyorlardı. Her inanç aidiyeti ve hayat tarzında olduğu gibi bazı muhafazakâr kimseler de ifrata kaçabilirdi. Bu kaba softalarla aziz İslâm dinini buluşturmak hiç şüphesiz ki abes bir davranıştı. Buna rağmen iftira sağanağı dinmedi. Şimdilerde o illetli düşünce biçiminin çok gerilerde kalmış olmasını arzu ederdik.
Çağdaşlıkla yobazlığın yan yana olması bir paradokstur. Süt ve mürekkebin karışımı olmaz. Karışırsa o sıvı ne süt ve ne de mürekkeptir.