Eğitime dair -II-
Cumhuriyet aydını, ister solcu ve isterse sağcı olsun kendini bugün de Avrupa'nın zihnî vesayetinden kurtaramamıştır. Hakîkat şu ki eğitim değil de hukuk, iktisat, gazetecilik veya güzel sanatlar mevzuunda benzer bir...
Cumhuriyet aydını, ister solcu ve isterse sağcı olsun kendini bugün de Avrupa'nın zihnî vesayetinden kurtaramamıştır. Hakîkat şu ki eğitim değil de hukuk, iktisat, gazetecilik veya güzel sanatlar mevzuunda benzer bir çalışma olsaydı yine aynı mantık, muhakeme ve atıflar olacaktı. Yine yabancıların rehberliğine ihtiyaç duyulacak, yine bizim saklı yıldızlarımız, unutulmuşluğa mahkûm kalacaktı.
Sunulan formda sözü edilen eğitim anlayışlarının her birinden alınacak, kabul edilecek taraflar mevcuttur. Bunları çatıştırmaya; beyaz mı, siyah mı? münazarasına gerek yoktur. Malûmdur ki Hâce-i Kâinat olan Kâinatın Hocası/öğretmeni olan Sevgili Peygamberimiz, "hikmet, mü'minin malıdır, nerede bulursa alır" buyurmaktalar. Ve yine buyurmaktalar ki: "Söyleyene değil, söze bakılır." Keza "insanların en iyisi insanlara faydalı olandır" diyorlar? Bu hadis-i şerifin her Öğretmenler Odası’nın duvarına asılması ne kadar teşvik edici olur.
Aydınımız, bugün olmuş Fransız İhtilalinin tesirlerindedir. O tesirler, bize bir imparatorluğu kaybettirdi. Atalar, "kem alatla kemalat olmaz!" demişler. Eğer bu söz, maksadı ifade etmiyorsa gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gerçeği hatırlamalı.