Hilal'le Salip'in mücadelesi
"Salip ne demek?" diye çok merak edenin olacağından eminiz. Halbuki, bizim tarihimiz hilalle salibin mücadelesi halinde geçmiştir. O mücadele bugün de devam ediyor yarın da devam eder. Hilalle salibin mücadelesi, yalnız silahla değil...
"Salip ne demek?" diye çok merak edenin olacağından eminiz. Halbuki, bizim tarihimiz hilalle salibin mücadelesi halinde geçmiştir. O mücadele bugün de devam ediyor yarın da devam eder. Hilalle salibin mücadelesi, yalnız silahla değil, kelime ve kavramlarla da olmakta.
"Salip" haç demektir. Hilalle salip mücadelesi, hilalle haçın yâni İslâmla Hıristiyanlığın mücadelesi demektir. Ecdadımız, asırlar boyu "hilalle salip mücadelesi" diye gelmişti.
Yukarıda "bizim tarihimiz" diye bir cümlemiz oldu. Buradaki kasdımız, yalnızca Türk tarihi değildir. Hak geldiği için bâtıla karşı ilk mücadele, Şanlı Peygamber'in -aleyhisselam- ordularıyla verilmişti. O gün İslâm askerinin karşısındaki en güçlü Hıristiyan suru Bizans’tı.
Avrupa, aralarında sürekli iş birliği yaparak İslâmın sancaktarı, bayraktarı, kalkanı, fedâisi Türklerle, Selçuklu ve Osmanlıyla çarpıştılar. Eyyubiler gibi İslâm devletleriyle de mücadele ettiler. İş birliği, Papalığın baş çekmesiyle Avrupa devletleri arasında olmakta ve adına da "Haçlı İttifakı" denmekteydi.
Haçlı ittifakı, iki hâlde ortaya çıkmaktaydı:
Ya hücum veya müdafaa.
Ya Kudüs'ü Müslümanlardan almak veya Müslüman Türkleri Anadoludan atmak gibi saldırılar veya Osmanlı Ordularının Avrupa üzerine sefer düzenlemesi hâlinde ittifak edip karşımızda saf tutmaktalar.
Ordumuz, haçlı Avrupa üzerine yürürken ne yazık ki Şia İran, birçok kere Papalıkla iş birliği yaparak bizi arkadan vurmuştur. Bundan dolayı bazı seferler yarıda kesilerek ordu garptan/batıdan, şarka/doğuya yönelmiş ve rahat vermeyen haçlılar üzerine giderken İran'la uğraşma mecburiyeti hâsıl olmuştur.
Haçlı ittifakı, çoğunlukla İslâm orduları önünde mağlubiyete, bâzen hezimete uğradı.
Bizim en hazin kaybımız, tarihin ve talihin bize küstüğü ân olan Viyana'dır. 12 Eylül 1683 Viyana mağlubiyeti, şartların aleyhimize döndüğü takvim başlangıcıdır.