HİZMET
İstanbul Havalimanı’nın birinci kısmı, 29 Ekim 2018 itibarıyla hizmete girdi. Tesadüfe bakmalı ki onun hizmete girdiğinin ertesinde “Karaköy Tüneli” adındaki ilk metromuz 30/31 Ekim’de iki...
İstanbul Havalimanı’nın birinci kısmı, 29 Ekim 2018 itibarıyla hizmete girdi. Tesadüfe bakmalı ki onun hizmete girdiğinin ertesinde “Karaköy Tüneli” adındaki ilk metromuz 30/31 Ekim’de iki günlüğüne bakıma alındı.
Karaköy Tüneli, Sultan Abdülaziz zamanında yap, işlet, devret anlaşmasıyla yabancı sermayeye yaptırtılmış ve 1875 yılında hizmete açılmıştır. Bu tünel, 1863 Londra ve 1868 New York metrolarından sonra dünyanın üçüncü metrosudur.
Daha sonra Avrupa, Amerika ve dünyanın değişik yerlerinde yüzlerce metro açıldığı hâlde bizde ikinci bir metronun hizmete girmesi için bir asırdan fazla beklemek gerekecektir. Nitekim Abdülaziz Han, bu tarihî hamleyi yaptıktan bir yıl sonra şehid edilir. Hayatta kalsa kim bilir daha hangi hizmetleri millete kazandıracaktı. Karaköy metrosu bugün bile yılda 5 buçuk milyon yolcu taşımaktadır.
Sultan Abdülaziz Han, sadece Karaköy Tüneli’ni yapmamış aynı zamanda donanmayı da güçlendirmişti. Fatih’teki mimari üslup şahaseri Darüşşafaka Lisesi onun eseridir. Daha yığınla eseri vardır.
Abdülhamid Han, işbaşına geldiğinde bir yandan amcası Sultan’ın yarım kalmış eserlerini ikmal ederken bir yandan da rakip devletlerle her alanda yarışacak eserleri hayata geçirmeye başlamıştı. Bunlar, eğitim, sağlık, ulaşım gibi yüzleri bulan bir listedir.
Devlete, millete ne lazımsa onların yapılması Abdülhamid’in 31 Mart 1909’da devrilmesinden sonra devlete ve millete lazım olan her yatırım, ya yarıda kaldı, ya vazgeçildi veya ortaya çok yetersiz işler konabildi.
Abdülaziz Han, şehid edilmişti. Abdülhamid Han ise nezaret altında vefat etti.
Sultan Abdülhamid’in tertip bir darbeyle tahttan hal edilmesinden iki sene sonra 33 senelik huzur ve kalkınma dönemine veda edilecek ve 1911 Trablusgarp Harbi’yle yollar, savaşlar geçidine çıkacaktı. Cihan Devleti olmaktan Yarımada Devletine geriliyorduk.
1911 İtalya/Trablusgarp Harbi,
1912 Balkan Harbi,
1914 Cihan Harbi,
1918 İstiklal Harbi.
Ve biz, taraf olmasak da şiddetli şekilde baskısına maruz kaldığımız İkinci Cihan Harbi. 1939’da başlayan bu harp, 1945’te bitti. Böylece ABD ve SSCB diye iki dünya devleti ortaya çıktı. Soğuk Savaş Dönemi başladı.
1909-1949 arası, bizim doğrudan veya dolaylı harp yıllarımızdır. Bu zaman ayrıca bizim felaket çapındaki iç çalkantı ve sosyal çatışmalar devridir. Bir yapılmışsa on yıkılmıştır. Övünülenler avunmadır.
Osmanlının, Sanayi İnkılabı’nı kaybetmesiyle Gerileme Dönemi’nin zincirlerini kırma teşebbüsümüz Sultan Abdülaziz’le başlamış ve Sultan Abdülhamid’le şaha kalkmış fakat yolunun kesilmesiyle hizmet kervanı orada kalmıştır.
1909-1949 arası harp, darp, 1929 Dünya İktisadi Buhranı ve iç dayatmaların yaşandığı fukaralık, gerilik ve elem dolu kara günlerdir.
Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın tayyare imalat ve ihraç faaliyetleri bu dönemde iptal edilmiş, Kutu’l Amare kumandanlarından Nuri Killigil’in silah imal etmesi, kendisiyle birlikte fabrikasının da yakılmasıyla hüsrana uğramıştır.
Kara lastiğe, kefen bezine muhtaç günlerden kurtuluş, 1950’de Adnan Menderes iktidarıyla başladı. Türkiye, Başvekil Menderes ile birlikte yol, fabrika, yatırım ve barajla tanıştı. Daha evvelki çeyrek asırda Sümerbank ve bir iki basit baraj kurulmuş, hesaba değmez yol inşa edilmişti.
27 Mayıs darbesinden sonra 1965’te iktidara gelen Süleyman Demirel, Keban Barajı’nı yaptı. En büyük barajımızı hizmete açmıştık. Türkiye, ilk defa asma köprüyle tanıştı. Bugünkü Şehidler Köprüsü yapılırken 1909-1949 aralığında hizmetle değil ideolojiyle kendini gösteren yabancılaşmış dünya görüşünün sahipleri “köprüye hayır!!!” diye yürüyüşler yapıyorlardı.
Turgut Özal, vatandaşlığı kölelik diye telakki eden Tek Parti buyurgan anlayışının bürokratik tortularını çöpe attı. İkinci köprüyü yaptı. Türkiye’yi dünyaya açtı. Menderes zamanında vatandaş, askerlik dışında da bir başka vilayete gidilebileceğini görmüşü. Özal zamanındaysa yurt dışı denen bir gerçekle tanıştı.
Necmettin Erbakan’ın ağır sanayi hamlesine ise 28 Şubat darbesiyle izin verilmedi.
Tayyip Erdoğan zamanına gelince:
O dünkü Yarımada Devlet, bugün sınırları sembolik hâle getirmiştir. Doğrulmuştur. Yeniden büyük devlet olmak için ufkuna hedefler koymuştur.
Bugün bir taratan askerî harekât yaparken diğer taraftan dünyanın en büyük havalimanını hizmete açıyoruz. Allah, nazardan saklasın. Bu, imza büyük bir şereftir. Şükretmeli ve kıymetini bilmeliyiz.
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!..
21 Kasım 2024 | 456 Okunma
HİPOKRAT ANDI!
19 Kasım 2024 | 75 Okunma
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
16 Kasım 2024 | 59 Okunma
AHISKA
14 Kasım 2024 | 148 Okunma
GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK
12 Kasım 2024 | 48 Okunma
TÜM YAZILARI