Katar Boğaz'da kaldı
"Nereden çıktı bu Katar krizi?" sorusu haklıdır. İlk anda akla gelen ihtimal, "Afganistan, Irak ve Suriye'den sonra şimdi de sırada Katar mı var?" düşüncesi oldu.Bu krizin iki doğru sebebi ve bir de asılsız bahanesi...
"Nereden çıktı bu Katar krizi?" sorusu haklıdır. İlk anda akla gelen ihtimal, "Afganistan, Irak ve Suriye'den sonra şimdi de sırada Katar mı var?" düşüncesi oldu.
Bu krizin iki doğru sebebi ve bir de asılsız bahanesi vardır.
Resmî adıyla "Devlet-i Katar", petrolle âbad olmuş iki milyonluk bir ülkedir. Osmanlı'nın bir kasabasıydı. Bugün kişi başına yılda 400 bin dolar düşmesiyle dünyanın en zengin memleketidir. Bu servet, bu devlete çok görülmekte. Sömürgeci Batı, Körfez'deki taşeronlarını da kullanarak göz diktiği servete doğrudan veya dolaylı yolla el koyma isteğinde.
Sebeplerden biri budur.
Diğer sebep ise Emir Şeyh Hammad bin Halife es-Sanî’nin Türkiye'ye yakınlığıdır. Yakınlık, hem tarihten gelmekte ve hem de mevcut fiilî şartlardan doğmaktadır. Bugünkü hanedân, Osmanlı idaresinin tayin ettiği ailenin devamıdır. Osmanlıya bağlı olan bu ailenin soyundan olan Emir de 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Ankara'daki meşrû iktidara destek olduğu gibi daha sonra da yurdumuzda yatırımlara hız verdi.
Böylece Körfez ülkeleri ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan bir kısmı 15 Temmuz için sömürgeci Batı ve onun maşası FETÖ örgütüne maddi ve fiilî yardımda bulunmuş, Katar gibi olanlarsa doğru yerde durmuşlardır. Çok yüksek miktarda petrol ve gaz stokları olan ve bu imkânıyla dünyanın en varlıklı ülkesi sıfatını taşıyan ve 'Vahşi Batı'ya rağmen Türkiye'nin yanında yer alan Katar, üretilmiş bir krizle cezalandırılma yoluna gidildi. Bundan dolayı hem de mübarek ramazan ayında ablukaya alınıp halk aç ve susuz bırakılarak tecrid edilmek istendi.
Bahaneye yani asılsız sebebe gelince: