MIH
O söz, çok meşhurdu sözünü, herkes az-çok işitmiş olmalı. Bugüne kadar ona yüzlerce, binlerce yazıda atıf yapılmıştır. Mevzubahis söz; daha doğrusu vecize, Emîr Timur’a aittir....
O söz, çok meşhurdu sözünü, herkes az-çok işitmiş olmalı. Bugüne kadar ona yüzlerce, binlerce yazıda atıf yapılmıştır. Mevzubahis söz; daha doğrusu vecize, Emîr Timur’a aittir. Şöyle der:
-Bir mıh, bir nalı kurtarır. Bir nal, bir atı kurtarır. Bir at, bir komutanı kurtarır. Bir komutan bir orduyu kurtarır. Bir ordu, bir memleketi kurtarır!..
“Mıh” denilen çividir. Nal, atın tırnağına mıh, yani çiviyle çakılır. Tırnaktaki mıhlardan biri düşerse o nal, yalama olur ve at aksamaya başlar. Burada bahsedilen süt taşınan binek hayvanı değil, savaş atıdır. Savaşın seyrini değiştiren unsurdur. Ata, mıha, nala özen göstermeyen veya at aksamaya başladığında bunu görüp de umursamayan komutan, mağlubiyete davetiye çıkarmış demektir.
Artık atasözü olmuş olan bu vecize, bu hakikati ifade etmektedir. Üstelik de Emîr Timur gibi cihangir bir imparatora aittir. Kim bilir arkasında hangi ağır bedel ödenmiş tecrübeler vardır.
Parti liderlerine bakınca düşünmeden edemiyoruz. O şartlarda doğruyu nasıl görebilirler? Onlar, kendilerinden kaçılan değil, etrafına üşüşülen insanlardır. Binbir türlü taleple gelenler vardır; bir de etrafında duvar olanlar. Lider denilen nihayetinde bir insan, bir fâni. Fakat etrafını çevirenler öyle şeyler söyler ve öyle perdeleme yaparlar ki hakikati görebilene aşk olsun. Hem yakın çevrede olup hem de bazen lidere rağmen gerçeği bütün dürüstlüğüyle dile getiren çok azdır. Bundan ve daha onlarca sebepten dolayı liderlerin işi çok zordur. Bazen kime inanacaklarını şaşırırlar. Bazen aynı kişi ve vak’a için çok kısa aralıkla birbirine ters malumat gelir.
Onun için her nev’i aday seçiminde liderin işi kolay değildir. Hata yapmama mecburiyetindedir. Vekil mevzuundaki hatalar arkada kaldı. Şimdi gündemde mahalli seçimler var. Bilhassa ekranlarda konuşulan isimler, büyük şehir adayları. Hâlbuki onlarca küçük şehir ve yüzlerce ilçe var. Bunları hiç göz ardı etmemeli. Türkiye, İstanbul, Ankara, İzmir’den ibaret değil. 30 büyükşehirden de ibaret değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday belirlerken hangi ölçüler esas alınıyorsa bu ölçüler, “taşra” için de geçerli olmalıdır. Taşra kelimesini şunun için tırnak içine aldık ki gününüzde artık taşra diye bir dünya yok. Her şey, her yerde, herkesin gözü önünde. En ihtimal verilmedik bir kenar belediyede yaşanacak utandırıcı bir olay, bütün teşkilatı sarsabilir. Bu yüzden kim tarafından nerede işlenirse işlensin hiçbir haksızlık, yolsuzluk, suistimal, adaletsizlik görmeden gelinmemelidir.
Bu yüzden her şeyi baştan düzene koymalı. İster büyük şehir ve isterse en küçük birim için olsun her adayda ahlak ve dürüstlük aranmalı, iyi gün dostu olup olmadığına dikkat etmelidir. Her suçta olduğu gibi tek kuruş rüşvete yaklaşmak naldaki mıhtır. Sözümüz her parti içindir. Liderler, yakın çevrelerine dikkat etmeli. Samimi dostla dalkavuk ayrılabilmeli. Doğru söyleyen “persona non grata” muamelesi görmemeli. Zaman onları haklı çıkarırsa yüzlerine bakılamaz. Bir tek yanlış kimse aday yapılır ve o da seçilir ve ileride bir skandala imza atarsa kimse “Ben teklif ettim de genel başkan seçti” demez. Hatta inkar ederler. Altın kürkten mamul kabahat marka kürkü, daha kimse üstüne almış değil. Lider, kendisine fani muamelesi yapmayanı yakınına bile yaklaştırmamalıdır.
Nihayet insan, kendi hesabını kendisi verecektir.
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!..
21 Kasım 2024 | 418 Okunma
HİPOKRAT ANDI!
19 Kasım 2024 | 74 Okunma
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
16 Kasım 2024 | 59 Okunma
AHISKA
14 Kasım 2024 | 146 Okunma
GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK
12 Kasım 2024 | 47 Okunma
TÜM YAZILARI