Siyaset Uyuşmazlığı
Ehli nasihat, ecdadın o bâş tacı edilesi sözlerini hatırlama vaktidir. Belki denecektir ki bu saatte hatırlanmasının kime ne faydası var? Doğrudur ama bazı hâdiseler yaşanmadan öğütlerin değeri...
Ehli nasihat, ecdadın o bâş tacı edilesi sözlerini hatırlama vaktidir. Belki denecektir ki bu saatte hatırlanmasının kime ne faydası var? Doğrudur ama bazı hâdiseler yaşanmadan öğütlerin değeri anlaşılmaz. Ulema, evliya, ak sakallı bilge ecdad, ulu sözlerden hareketle der ki:
-Bütün sırlarını dostuna açma; gün gelir düşman olabilirsin... Düşmanına da ağzını doldurup doldurup hakaret etme; gün gelir dost olur mahcup duruma düşebilirsin!"
Eski günlerdeki parti liderlerinin cenazelerde bile konuşmamalarını, el sıkmamalarını, bu tutumlarının ülkeye çok şey kaybettirdiğini çok hatırlattık. Üslubun, sözlerin daha özenli olmasının faydalı olacağına, köprülerin atılmasının kimseye bir şey kazandırmayacağına dikkat çektik.
Buna rağmen hiç kimse boğazın dokuz boğum olduğunu düşünerek konuşmadı. Konuşmalar "urun söyletmen!" celallenmesiyle öfkeyle yapıldı... Onları dinlediğimizde şöyle düşünmekten kendimizi alamadık: "Bu insanlar birbirlerinin yüzüne nasıl bakıyor, nasıl selamlaşıyorlar?"
Eminiz ki milyonlarca vatandaş da böyle düşünmüştür.
Kavga edenler, aynı mahallede komşulardı. Hâle bakınız ki kader, galiz cümlelerle yekdiğerine taarruz eden bu komşuları birbirinin külüne muhtaç, mikrofonlarda, meydanlarda rakip parti başkan veya camiasına bütün hıncıyla yüklenen insanları hükümet kurmak için diğerine mecbur etti.