Türk Asrı
İçinden büyük dramlara maruz kalarak geçtiğimiz yirminci asrı, şu bölümlerle mütalaa etmek mümkündür:Trablusgarb, Balkan, I. Dünya, Sarıkamış, Çanakkale, İstiklâl Harbleri'nden meydana...
İçinden büyük dramlara maruz kalarak geçtiğimiz yirminci asrı, şu bölümlerle mütalaa etmek mümkündür:
Trablusgarb, Balkan, I. Dünya, Sarıkamış, Çanakkale, İstiklâl Harbleri'nden meydana gelen "Sıcak Harp Yılları", II. Dünya Harbi sonrası 1945'ten 1990'a kadarki "Soğuk Savaş Yılları", 1923-1950 arası Tek Parti iktidarının gardırop devrimleriyle vatandaşı şekillendirmeye çalıştığı "Zorbalık Yılları", 27 Mayıs 1960'tan 28 Şubat 1997'ye kadar 10 yılda bir tekrarlanan "Darbe Yılları", 1960'lı '70'li yıllardakilerle beraber 1990-2002 tarihleri arasındaki "Koalisyon Yılları" 1978 Ekonomik krizi, 1995 Ekonomik krizi, 2001 Ekonomik krizinin yaşandığı "Yokluk Yılları"...
Yirminci asır, bilhassa II. Dünya Harbi'nden sonra diğer milletler için bir kalkınma, büyüme ve gelişme süreci olurken bizim için kayıptır. Geçen asrın ilk 22 yılı ile soğuk savaş dönemindeki ideolojik ve ayrılıkçı kavgalar yüzünden ölenlerle birlikte rahat 400 bin insan kaybımız vardır. Bu asırdaki kalkınma, huzur ve istikrar yılları en fazla 25 yıldır. O yıllar, dışarıya karşı ekonomik bağımlılık, ticari bağımlılık, politik bağımlılık, askerî bağımlılık yıllarıdır. Böyle bir tarihten rövanş alınması lazımdı. Biz tarihten alacaklıydık. Bunun için de ufuk, cesaret ve çalışma olmalıydı. "21. Asır Türk asrı olacaktır!" sözü, merhum Turgut Özal'a aittir. Kendisi bugünleri göremedi. Fakat açtığı yoldan 21 Asra başlayan AK Parti, bu fikrin gerçekleşmesi için büyük işlere imza attı.