Yemen’de insanlık faciası!

Aden Körfezi’nde Kızıldeniz’in kapısı gibi duran Yemen’i Osmanlı ceddimiz, 1538 yılında Hadım Süleyman Paşa vasıtasıyla fethederek Tahiriler Hanedanlığına nihayet verip burayı “Yemen...

Aden Körfezi’nde Kızıldeniz’in kapısı gibi duran Yemen’i Osmanlı ceddimiz, 1538 yılında Hadım Süleyman Paşa vasıtasıyla fethederek Tahiriler Hanedanlığına nihayet verip burayı “Yemen Eyaleti” yaptı...
Eyaletimiz, 1 Kasım 1918’de arkada ağıtlar bırakarak elimizden çıktı. Böylece Yemenliler 380 yıllık bir huzur dönemine veda etmiş oldular. Bölge Osmanlı adaletinden mahrum olduktan sonra İngiliz sömürgeciliğinin eline düştü. Bu toprakları güney ve kuzey diye ikiye ayırdılar. Yıllarca sömürdükten sonra 30 Kasım 1967’de Güney Yemen’e istiklal verildi. 22 Mayıs 1990’da ise Güney ve Kuzey; Cenubi ve Şimali Yemen birleşerek Yemen Cumhuriyeti adını aldı.
Mevzumuz olan iklim, 528 bin km2’dir. Mekke’ye göre bulunduğu istikametten dolayı “sağ taraf” anlamında ismi ‘yemin’den Yemen’dir. Romalı tarihçiler buraya “Mes’ud Arabistan” adını vermişler. Fakat bizim, 1918’de bu mes’ud, mutlu  diyardan arkada binlerce şehid ve boynu bükük bir halk bırakıp ayrılmamızdan sonra huzur, sadet  ve refaha hasret kaldı.
Büyük Dünya Harbi yıllarında Yemen, dedelerimizin yüreğinde gurbet, babalarımızın dudağında firaklı bir türkü ve ninelerimizin gözünden boşanan bir seldi. Yemen, “gidip gelinmeyen” ve “acep nedendir?” diye sorulan bir yerdi.
Bugün orada cennetmekân binlerce şehidimiz yattığı gibi nakli yapılamayan binlerce Mehmetçik  de yokuş yollarda aşılmaz çöllerde kalmıştır. Birçok Yemenli onların çocuğudur ki daha nicesiyle beraber Libya’da da benzer bir hâl vardır.
26 milyonluk Yemen’in yüze 99’u Müslümandır. Müslüman nüfusun yüzde 65’i Sünni, diğerleri Şii’dir. Burası petrol ve altın gibi yer altı zenginliklerine sahiptir. Ne var ki Yemen, bugün dünyanın, nisyana; unutulmaya terk ettiği en fakir, en perişan memleketlerinden biridir. Önce güney ve kuzey arasında sosyalist ideoloji üzerinden savaşlar oldu. Birleşmeden sonraysa ardı arkası kesilmeyen iç ve dış harpler yaşandı.
Basra, İskenderun ve Aden Körfezleri arasında Şii hâkimiyeti gerçekleştirmek isteyen İran, Irak’ta Haşdi Şabiler, Lübnan’da Hizbullah eliyle icra ettiği taşeron savaşlarını, Yemen üzerinden de Husiler’le Suudi Arabistan’ı vurarak yapmaktadır. Ama Riyad idaresi, İran’a değil, Yemen’e saldırıyor.
Yemenliler, zengin topraklar üzerinde yaşamalarına rağmen dış saldırılar, terör ve iç harpler yüzünden bugün derin bir yoksulluk ve tehlikeli hastalıkların pençesindedir. Vaziyetleri Filistin’den beter dersek mübalağa olmaz.
Bütün dünya Yemen’i unutsa biz, asla unutamayız. Buna hakkımız yok, buna vicdanımız razı olmaz! Bu sebeple hem Türk Kızılayı, hem AFAD, hem Sağlık Bakanlığı, hem STK’lar ve hem de topyekûn devlet olarak bu mazlum ve mağdur kardeşlerimizin yanında olmalı, bir eyaletimizin imdadında koşmalıyız. Biz, Merhamet Medeniyeti’nin temsilcileriyiz.
Şehidlerimiz, torunlarını Yemen’e çağırıyor…
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 418 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 74 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 146 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 47 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar