Yetim-i akran olmak
Türkçe, son bir asırda harfte, elifbâda soykırım, kelimede ırkçılık yaşadığı için mâruz kaldığı görülmemiş kötülüklerden dolayı bugün melez dil olma...
Türkçe, son bir asırda harfte, elifbâda soykırım, kelimede ırkçılık yaşadığı için mâruz kaldığı görülmemiş kötülüklerden dolayı bugün melez dil olma durumuna sürüklendi. Oysa Kanunî Çağında hudutlarımızı 23 milyon 400 bin km2’ye ulaştırırken diğer yandan lisanımızı da âlim, evliyâ, şâir ve mütefekkirlerimizin kalem, kelâm, gönül ve tefekkürleriyle imparatorluk dili yapmıştık…
Hemen her birimizin lisede edebiyat ders kitabını okuduğumuz Nihad Sâmi Banarlı’nın güzel bir sözü vardır. Yahya Kemâl ufkundan nasîbli merhum şöyle der:
-Ecdâdımızın fethettiği topraklar, vatanımız olduğu gibi onların fethettiği kelimeler de özbeöz Türkçedir!..
Bu cümle, her nev’î ile ırkçılığa reddiyedir. Milliyet, cehâlet yahut ihanetle yanlış tefsir edilerek varoluşumuz, "küçük olsun, benim olsun!" kısırlığına sürüklenirse; ülke, daralır, lisân, kabile dili kifâyetsizliğine geriler. Bizim 20’nci asır hazîn hikâyemizin, bir başka ve fakat taş gibi hakîkat olan bir gereceği de budur. Şuraya kadar sarf etiğimiz 132 kelimenin anlam arayışı, başlıktaki "yetim-i akran olmak" sözü içindir. Bu da lügatlerimizdeki nice on bin...