Bana İttihatçıları sevdiremezsiniz...
Yazımın başlığını köşe komşum Haşmet Babaoğlu'ndan aldım. Babaoğlu'nun 16 Nisan'da SABAH'ta yayınlanan yazısı hem başlığıyla hem içeriğiyle enfesti. Eğer Yeni Türkiye'den...
Yazımın başlığını köşe komşum Haşmet Babaoğlu'ndan aldım. Babaoğlu'nun 16 Nisan'da SABAH'ta yayınlanan yazısı hem başlığıyla hem içeriğiyle enfesti. Eğer Yeni Türkiye'den bahsediyorsak Osmanlı imparatorluğumuzu batırmış ve 1915 kepazeliğine imza atmış faşizan İttihatçı kafayı da sorgulamak ve mahkûm etmek zorundayız. Türkiye dışından gelen provokatif açıklamalar asla özgüvenimizi, vicdanımızı ve serinkanlılığımızı etkilememeli. Zaten o provokasyonların amacı Yeni Türkiye'nin İttihatçıların şerefsizliklerini sahiplenmesini sağlamaktır. 1915'te İttihatçı hükümetin yaptıklarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak sert ve net bir dille kınamalıyız. Geçen sene Erdoğan'ın yayınladığı taziye metni Halil Berktay'ın da söylediği gibi mükemmelin de ötesindeydi. Öte yandan Çağdaş Avrupa medeniyetinin hiç kimseyi hizaya çekecek ahlaki meşruiyeti yoktur.
***
Daha çok yakın bir zaman önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi utanç verici bir karara imza attı. İki Fransa yurttaşı Müslüman öğrenci jimnastik derslerine başörtüleriyle alınmamıştı. Öğretmenleri başörtülerini çıkarmaları için ikaz etti. Kızlar, çıkarmak istemedi. Esma Nur ve Belgin Doğru bu sebepten okullarından atıldılar. Fransız iç hukuk süreci, bu atılma kararını haklı buldu. Başörtüsüyle okuma hakkı talep eden kızlar son umut olarak AİHM'ye başvurdular, haklarının ihlal edildiğine dair şikâyette bulundular. AİHM ise bu şikâyeti incelemeye dahi gerek duymadığını bildirdi ve başvuruyu reddetti.
***