CHP'nin başmollası Kılıçdaroğlu

Dün de ifade ettiğimiz gibi Recep Tayyip Erdoğan'a galiz küfürler eden ve diktatör bozuntusu diye saldıran Kılıçdaroğlu kendi CHP içi diktatörlüğünü pekiştirerek yoluna devam ediyor....

Dün de ifade ettiğimiz gibi Recep Tayyip Erdoğan'a galiz küfürler eden ve diktatör bozuntusu diye saldıran Kılıçdaroğlu kendi CHP içi diktatörlüğünü pekiştirerek yoluna devam ediyor. Kendine rakip adayların hepsini katakulli yöntemleriyle sindirmeyi ve yarıştan atmayı başardı.
Kılıçdaroğlu CHP içinde tek adamlık rejimini tam olarak oturttu. Kılıçdaroğlu'nun tek adamlığını yıkamayan Muharrem İnce, Umut Oran ve Mustafa Balbay aday bile olamadı. CHP'yi statükocu ve diktacı kimliğinden çıkarıp özgürleştirme ve büyütme vaadiyle başa gelen Kılıçdaroğlu kendini de partisini de rezil rüsva hale düşürdü. 

***


CHP'nin kuruluş temellerinden gelen teolojik genetiği aşma iddiasındaydı Kılıçdaroğlu. Oysa şimdi o teolojik mirasın en bağnaz mollası Kılıçdaroğlu'nun kendisi oldu. O teolojik genetiği ve başmolla Kılıçdaroğlu'nu aşarak CHP'yi büyütmeye çalışmak isteyenlerin işi zor. Geçmişte CHP'nin geleneksel entelijansiyası ve bürokrasisi de parti içindeki dinamik yeni orta sınıf aktörlerin önünü kesti hep. Merkez sağ partilerin ise böyle bir katı genetikleri olduğunu söylemek mümkün değil. O sebeple bu dinamizmi AK Parti kuşatabiliyor ve oya tahvil edebiliyor... 

***


CHP maalesef kimi Türkiye yurttaşlarını var olan kimlikleriyle kabul edip, onları kazanabilecek bir parti değil. CHP o yurttaşların kültürel kimliklerini ve görünürlüklerini dönüştürmeden içine hazmedebilecek bir yapı arz etmiyor. Somut sosyal ve ekonomik talepleri ne olursa olsun, o yurttaşlar "aydınlanma" yaşamadan, kimlikleri dönüşmeden CHP'li olamazlar... 

***


CHP'nin geleneksel bürokrasisi ve entelijansiyası bu noktada bir tür sahte pozitivist mollalar konseyi işlevindedir. O mollalar onaylamadan dindar yurttaşlar vaftiz edilemez. Önce bu teoloji içinden o yurttaşların kimliğine meşruiyet kazandıracak bir reformist tefsir gerekmektedir. Bu teolojik genetikle Bülent Ecevit de uğraşamadı, yüzde 42'lere getirdiği partisini 12 Eylül bahanesiyle sevinçle bıraktı. O bahaneyle CHP teolojisinden kurtulduğu günlerde Ecevit'in çok mutlu olduğu günlüklerinden anlaşılıyor. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef alan taarruzlar 21 Kasım 2017 | 9.067 Okunma ABD karşısında TSK ve MİT 20 Kasım 2017 | 1.457 Okunma Türkiye bambaşka bir döneme giriyor 19 Kasım 2017 | 3.065 Okunma Atatürk’ün ölümüne ağlayamayanlar 15 Kasım 2017 | 681 Okunma Atatürkçülük stratejisi mi var? 14 Kasım 2017 | 752 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar