Özal'ı nasıl yola getirdiler?
Dün 18 Nisan 1988'de dönemin medya imparatoru olup şimdi kimsenin hatırlamadığı Erol Simavi'nin "diktatör" Özal'a yazdığı mektuptan bahsetmiştim. Erol Simavi'nin Özal'a mektubunda "Sen böyle başına buyruk...
Dün 18 Nisan 1988'de dönemin medya imparatoru olup şimdi kimsenin hatırlamadığı Erol Simavi'nin "diktatör" Özal'a yazdığı mektuptan bahsetmiştim. Erol Simavi'nin Özal'a mektubunda "Sen böyle başına buyruk davranırsan, bir gün ordu gelir ve senin de hesabını görür" cümlesi de vardı...
***
Dönemin Hürriyet Genel Müdürü Özcan Ertuna hatıralarında Erol Simavi'nin bu cümlesini kendinin çıkarttığını söylüyor. Bu alenen tehdit cümlesi çıkartılınca da "Ya ikinci?" sorusu soruluyor Başbakan Özal'a ve dolaylı tehdit metoduna geçiliyor... 3 Mayıs 1988'de ise Simavi açık açık "Türk basını"nın "demokratik yolla seçilen hükümet"lere karşı işlevini anlatıyor. Dün de alıntılamıştım 3 Mayıs 1988'de Simavi aynen şöyle diyor: "Basın için dünyada dördüncü kuvvettir derler. Bu söz Türkiye için geçerli değil. Birinci kuvvet Türkiye'de ordu mu? Hayır... Basındır... İkincisi, ordudur... Çünkü orduyu, ihtilallere basın hazırlar..."
Ve hemen bir gün sonra 4 Mayıs 1988'de Hürriyet'in manşetinde Özal var. Hürriyet'in 40. yılı münasebetiyle Başbakan Özal ile Erol Simavi kucaklaşıyor. O günkü Hürriyet'te Özal'a övgüler yağdırılıyor. Çok zeki ama yapayalnız bir adam olan Özal da mesajı almış ve Simavi ile uzlaşmak istiyor. Babıali jargonuyla söylersek Turgut Özal kucağa oturtulmuş. Ondan sonra da gelsin sarılmalar ve kaynaşmalar...