Ahfeş’in keçisi ile keçinin Ahfeş’i
Ahfeş’in keçisi ile keçinin Ahfeş’i karşıt karakterleri temsil eder. Söyleyecek sözü olmayanla olmayacak sözü söyleyenler birbirinin ters yüz edilmiş halidir, arka kapıda buluşurlar...Ahfeş bir...
Ahfeş’in keçisi ile keçinin Ahfeş’i karşıt karakterleri temsil eder. Söyleyecek sözü olmayanla olmayacak sözü söyleyenler birbirinin ters yüz edilmiş halidir, arka kapıda buluşurlar...
Ahfeş bir Arap hocası... Söyleyecek sözü varmış, ama dinleyeni yokmuş. O da kendisini dinlemek üzere bir keçi edinmiş. Ahfeş anlattıkça keçi de başını sallayıp dururmuş. Bu keçi gibi söyleneni anlamadan başını sallayana veya dinlemediği halde dinlermiş gibi yapana Ahfeş’in keçisi denmeye başlamış. Deyim oradan mülhem...
Bir de keçinin Ahfeş’i var, her şeyi bildiğini sanan kimse... Her söyleneni bildiği iddiasındadır... Kıssa şu: damat yemek pişirmesini bilmeyen yeni geline yardımcı olması için komşu teyzeye gitmiş. “Teyzecim, bu gelin henüz yemek yapmasını bilmiyor, ona dolma yapmasını öğretsen makbule geçecek” diye ricada bulunmuş. Teyze de: “Buyursun gelsin, elimden geleni yaparım” demiş. Ve ziyaretine gelen gelin hanıma dolma tarifini anlatmaya başlamış. Teyze: “Kızım kabağı şöyle oyacaksın” der demez, gelin: “Onu biliyorum” demiş. “Kızım pirinci şöyle ıslatacaksın” demiş, gelin: “Onu da biliyorum” demiş. “Kıymayla pirinci şöyle karacaksın” demiş, gelin: “Onu da biliyorum” demiş. Velhasıl teyze her anlattığına biliyorum diyen geline: “Bunları güzelce dizdikten sonra, üstüne de bir tezek koyup tencereyi ocağa koyacaksın. Bunu da biliyor musun?” diye sorunca, gelin: “Onu da biliyorum” demiş. Akşam damat eve geldiğinde ne görsün, rezalet... Teyzeye koşmuş: “Teyze bu yaptığın ayıp değil mi, hiç mi insaf etmedin?” diye sitem eden kocaya: “Evladım, ne söylesem onu biliyorum diyordu, ben de tezeği de biliyor musun diye sorunca onu da biliyorum dedi, başka ne yapabilirdim?” cevabını vermiş.