Bir metni okumak
Bir televizyon programı sunucusu ceza hukukunu öğrenmek için Ceza Kanunu okumaya başladığını söylüyor. Ceza Kanunu’nu elinden düşürmüyormuş. Birisi de ona, ceza konusunda bilgilenmek istiyorsa, Ceza Kanunu...
Bir televizyon programı sunucusu ceza hukukunu öğrenmek için Ceza Kanunu okumaya başladığını söylüyor. Ceza Kanunu’nu elinden düşürmüyormuş. Birisi de ona, ceza konusunda bilgilenmek istiyorsa, Ceza Kanunu değil, Ceza Kanunu Şerhi denilen kitapları okumasını önermiş. Acaba bu öneri yerinde mi?
İmdi, bir yasa metninin anlaşılması, tıpkı bir edebiyat ürününün (şiir, öykü, roman vb.) anlaşılması, ona bir anlam verilmesi veya anlam yüklenmesi, başka bir söyleyişle o metnin “okunması”, o metnin dilinin bilinmesi ile ilgili bir husustur. Ancak bir metnin dili, o dili anadil olarak konuşuyor olmak demek değildir. Ondan daha fazla, daha farklı, onu aşan bir olaydır. Bir yasa hükmünün bütün kelimelerini bilsek, bilmediğimizi sözlüklere bakarak öğrensek bile, eğer hukuk terminolojisine vakıf değilsek, gene de oradaki hükmün (cümlenin) anlamını tamı tamına kavrayamayız. Çünkü terminoloji demek, kullanılan kelimenin, kullanıldığı teknik bağlam içinde yeni bir anlam kazanması demektir. Günlük dilde “borç” kelimesini kullanan kimse onunla ne demek istediğini, neyi kastettiğini elbette biliyordur. Ancak aynı kelimenin “Borçlar Kanunu” adını taşıyan yasada ne anlama geldiğini, hukukçu değilse, bilemez. Onu bilemediği için, 600 küsur maddelik bu kanunda bu kelimeye hangi maddede, nasıl bir anlam yüklendiğini de bilemeyecektir. Dolayısıyla, yasa metninin zahirine bakarak anladığı şey yanlış veya eksik veya ilgisiz şeyler olabilecektir.
Böyle bir eksikliğin giderilmesi “şerh” okuyarak telafi edilemez. Çünkü şerh de, esas itibariyle meslekten olan kimseler için hazırlanmıştır ve onlara hitap eder. Meslekten olmayan kimse, gene aynı zorlukla, terminoloji zorluğu ile karşılaşacak demektir.