Demokrasi ve benim yabancılaşmam
Oysa İslami iradenin yürürlükte olduğu bir rejimde uygulama yanlış da olsa, hatası ve savabıyla orada İslâm’ın yürürlükte olması esastır
Ergün Yıldırım 31 Oca 2021 tarihli yazısında (Yeni Şafak) diğer iki yazarla birlikte benim de adımı anarak bizim “Türkiye’nin realitesine karşı ciddi bir yabancılaşma içinde” olduğumuzu ileri sürüyor. Yazısının o bölümü şöyle:
“Rasim Özdenören, Ali Bulaç ve Yaşar Kaplan gibi aydınlar nezdinde, 2000 yıllara kadar demokrasi ötekidir. Bu aydınlar İslamcı siyasal liderlerin ve Türkiye’nin realitesine karşı ciddi bir yabancılaşma içindeler. Demokrasi ile yükselen, belediyeler kazanan ve daha sonra iktidara gelen gelişmeleri öngörememişlerdir. Onlara yol gösterememişlerdir. Adeta onlara rağmen yine devlet, İslamlaşma ile demokrasi ilişkisinin kurulmasına yol vermiştir.”
Diğer yazarların görüşü burada benim ilgi alanımın dışında.
Ancak ben Yıldırım’ın toptancı bir bakışla herkesi aynı kap içinde gördüğünü belirtmek istiyorum. Toptancı ve genellemeci bakış burada da fena hâlde yanılıyor.
İmdi, bu kısa belirlemeden sonra: