Fitne fesat ortamında yeni bir dünyaya doğru
Yeryüzü şimdiye kadar yaşadığı fitne ve fesat ortamının en yoğun demlerinden birini geçiriyor.Bu fitne fesat ortamı tek tek bireyler üzerinden geçtiği gibi, bireyler arası ilişkilerde, bireylerin kamu ile...
Yeryüzü şimdiye kadar yaşadığı fitne ve fesat ortamının en yoğun demlerinden birini geçiriyor.
Bu fitne fesat ortamı tek tek bireyler üzerinden geçtiği gibi, bireyler arası ilişkilerde, bireylerin kamu ile kamunun bireyler ile olan ilişkilerinde de yürürlüğünü sürdürüyor.
“Sosyal medya” denilen ve genelde cep telefonları marifetiyle yürütülen iletişim ortamı sağduyulu ilişkilerin gelişmesine yardımcı olduğu kadar, fakat ondan da çok fitne ve fesat ortamının körüklenmesine alet ediliyor. Orada nice sanal cinayetler işleniyor. Müstakil bir konu...
Avrupa ülkelerinde olsun, ABD’de olsun ırkçı eğilimlerin giderek yoğunlaştığı bir dönemden geçiliyor. Amerika ve tüm Avrupa ülkeleri işbu ırkçı eğilimlerin en yoğununu en kanlı savaşlarla ve soykırım cinnetleriyle yaşadı. Amerika’da Kızılderililere karşı uygulanan jenosit yürek dağlayıcı... Eğer onlara bu dünyanın en gaddar zulmü uygulanmasıydı Kızılderili nüfusun günümüzde 100 milyon dolaylarında olacağı hesaplanıyordu. Oysa günümüzde bu nüfus ancak birkaç onbinler civarında sayılıyor. Ayrıca Afrika’dan kaçırılarak kıtaya getirilen insanların köleleştirilmesi, onlara dinlerinin dillerinin unutturulması ayrı bir yürek paralayıcı gaddarlık... Düşünün bir: bir anne, salt kara derili olduğu için yavrusuna kendi dilinde ninni söyleyemiyor. Kendi öz dilini kullanarak konuşan, ninni söyleyen anne, baba, her kimse işkenceye maruz bırakılıyor.
Bu alçaklıklara rağmen bu ırkçı eğilim havsalanın almayacağı biçimde bir uçtan hortluyor. Hatta bazı ülkelerde, örneğin Almanya’da, Avusturya’da hortlamış durumda... Ama bu defa ırkçılığın hedefinde Yahudiler değil Müslümanlar...
Kudüs olayını bu yeni trend ırkçılıktan bağımsız düşünmek imkân dışı duruyor.