Kurban dolayımında mülahazalar
Yıllar önce İngiltere’den gelip İÜ Edebiyat Fakültesi’nde bir konferans veren Angus Wilson adında, roman yazdığı söylenen bir zatı dinlemiştim. Konuşmasına başlarken: “İstanbul’a gelir...
Yıllar önce İngiltere’den gelip İÜ Edebiyat Fakültesi’nde bir konferans veren Angus Wilson adında, roman yazdığı söylenen bir zatı dinlemiştim. Konuşmasına başlarken: “İstanbul’a gelir gelmez hemen bir hayvanat bahçesine gitmek istedim. İstanbul’un hayvanat bahçesini görmek istiyordum. Çünkü bir ülkenin uygarlığının göstergelerinden biri de onun hayvanat bahçesidir” kabilinden bir şeyler söylemişti. Fakat o tarihte İstanbul’da bir hayvanat bahçesi yokmuş. Adamın sözleri onu dinleyen bu ülkenin “aydınlarını” utançtan yerin dibine batırmaya yetmişti. Kimse de bu sözler üstünde düşünüp bu hükmü nerden çıkardığını sormamış, sormayı akıl etmemişti.
Bu söz, belki farklı bir bağlamda beni de etkilemiş olmalı ki, bunca yıl sonra (nerdeyse 50 küsur yıl sonra) hâlâ hatırlıyorum.
Evet, bence de hayvanat bahçesi uygarlığın göstergelerinden biridir. Fakat o İngilizin kastı doğrultusunda değil, tam tersi yönde uygarlığın göstergelerinden biri olarak kabul edilmelidir: uygarlığın geldiği vahşet bağlamında...
Hayvanın doğal ortamından koparılıp demir parmaklıklar arkasında tutsak edilmesi barbarlık değilse, nedir?
Boğa güreşlerinde şişlenerek öldürülen hayvanları haz çığlıklarıyla kutsamak neyin nesidir?
Boks ringlerinde birbirine öldürücü yumruklar savurarak yere seren ve kimin kimi yere sereceğine dair müşterek bahse tutuşan insanların cinnet halini neyle açıklamalıyız?