Papaz bahane
Ben, olayların kimin eli kimin cebinde kısmını bilmem. Papaz kimdir, Evanjelistler kimlerdir, Siyonistler kimlerden oluşur, bunlar benim bilgimin dışında olan hususlar. Ben, ABD’nin bu topraklar üzerindeki siyasal stratejisinin ne olduğu...
Ben, olayların kimin eli kimin cebinde kısmını bilmem. Papaz kimdir, Evanjelistler kimlerdir, Siyonistler kimlerden oluşur, bunlar benim bilgimin dışında olan hususlar. Ben, ABD’nin bu topraklar üzerindeki siyasal stratejisinin ne olduğu, İsrail’in güvenlik açısından Türkiye’ye karşı niçin endişe içinde olduğu hususlarındaki genel stratejiye, makro değerlere dikkatimi yöneltirim.
Papaz olayı da ancak bu çerçevede ilgi alanım içine girer. Dış görünüşe bakılırsa ABD bir misyoner papazı Türk yargısının elinden kurtarmak için çırpınıyor. Bir kaşık sudaki fırtına bu papaz bahanesiyle koparılıyor. Papaz olmasaydı başka bahaneler bulunacaktı. Nitekim 2013 Haziran ayı boyunca çıkarılan kalkışma hareketi de sanki Gezi Parkı’ndaki onbir ağacı kurtarmak içindi! Onca yağmalama girişimleri, dükkânlara, çevreye verilen zararlar, yaralamalar vesaire... Ardından 17/25 Aralık (2013) tarihlerindeki darbe girişimleri... Ve nihayet 15 Temmuz kalkışması...
Bütün bu girişimlerin arkasında ABD’nin olduğunu bugün sağır sultan bile duymuş, biliyor...
Peki, bunca hengâmenin sebebi ne?
Ak Parti hükümetleri 2009 Davos olayına kadar yere göğe sığdırılmazken, BM toplantılarında Türk delegasyonuna “hoş geldin Türkiye” pankartları açılırken, o tarihte ne oldu da birdenbire Türkiye aleyhine girişimler başladı.
Olayların kırılma noktası, o gün, o Davos toplantısında, Erdoğan kendisine konuşma izni vermeyen oturum moderatörüne kızarak ve “One minute!” ihtarıyla başlayıp İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e İsrail’in cinayetlerini hatırlatan söylevi dananın kuyruğunun koptuğu andır. Erdoğan konuşmasını dosyasını toplayıp ayağa kalktıktan sonra: “Daha da gelmem buraya” diyerek salonu terk etti. Evet, dananın kuyruğu da orada koptu.