Yaşayan ölülerin şamatası
“Bundan böyle insanlığın parolası bu olacak işte. Hiç kimsenin kişiliği olmayacak. Aptallar, biz bireyiz diye bağıracaklar. Birbirinin aynısı, fakat birbirinden farklı olduğunu düşünen aptallar...
“Bundan böyle insanlığın parolası bu olacak işte. Hiç kimsenin kişiliği olmayacak. Aptallar, biz bireyiz diye bağıracaklar. Birbirinin aynısı, fakat birbirinden farklı olduğunu düşünen aptallar yığını, yaşayan ölüler!” (Dostoyevski).
Ben bunlara rate tipleri de ekliyorum.
Yaşayan ölüleri: henüz birey olamamış, aşağılık karmaşası içinde yaşayan, kendisi bir şey yapmayı başaramadığı için nerede bir başarı görse ona saldırmayı iş edinen, o başarıyı küçük düşürürse kendinin büyüdüğünü sanan ölüleri...
Yediği kaba tüküren, tükürdüğü kaptan gıdalanan tipleri... Kişilik ihraz edememiş, birey olamamış ama caka satmada mahir...
Kural değişmiyor galiba. Edebiyatta da siyasada da aynı...
Yapacağı işi, söyleyeceği sözü olmayan veya vaktiyle bir şeyler söylemiş olup da artık tükenmiş, rate haline gelmiş olanlar başkasının yapıp etmesi üzerinden kendine pay çıkarmaya çalışıyor. Daha doğrusu onun dedikodusunu yapmak suretiyle vakit geçiriyor. Diyeceği sözü olanın başkasının yapıp etmesi üzerine zaten dedikodu ile geçirecek vakti olmaz. O, kendi işiyle uğraşır. Kendi işinden başkasının dedikodusuna vakit bulamaz.