Akılda kalan

Adına bildiri mi diyorlar, muhtıra mı, her ne ise, fakat farkında mısınız, o metni yazanlardan daha çok taraftar yani yandaş buldular... Hem de daha heyecanlısını. Buradan anlaşılıyor ki, imza bir şey ifade etmiyor.

Bugün, hemen bugün... Parlamenter Sistem’e dönsek. Ve pazar günü de hemen seçim yapsak, hemen. Ne olur? Hiç. - Erdoğan Başbakan olur. Çünkü 1. Parti olur. Bu kadar kolay bir yol varken, Erdoğan niye zor yolu seçti de kendini 5+5’e kilitledi? Halbuki Parlamenter Sistem’de, yani Başbakanlık’ta yıl sınırlaması yok... Ömür boyu. Haydi bakalım. Bu yazı, Kemal Bey’e bir teşvik yazısı olsun.

Geç de olsa... HDP, Türkiye Partisi olma yolunda bir hamleye hazırlanıyor. Darısı CHP’nin başına. O da artık Sahil Partisi olmaktan çıkıp, dağların ovaların, yaylaların, ağaçların kuşların, lale ve papatyaların velhasıl 780 bin kilometre karelik bu bereketli toprakların da partisi olmalı. Hâlâ ümit var.

Yüksek oy aldığınız her şehir, babanızın malı mı? Ne İzmir CHP’nin mülküdür ne de Bursa AK Parti’nin çiftliği... O topraklar hepimizin. Biz Sivas’tan öteye gitmeyi deplasman maçına çıkmak gibi algıladığımızdan beri, sahilleri de kendi özel plajımız zannettik. “Tapulu arazime gecekondu kurdurtmam” ne demek? Siyasette tapulu arazi olur mu?

Yine tozuttuk. Koronavirüs, aldı başını gidiyor. Günlük 50 bin vaka. Ortalama 200 vefat. Gidiş kötü. Bu böyle devam ederse, düşünün ki önümüzde bir de bayram tatili var. Açılsak, daha fazla gol yeriz. Kapansak, gönül razı değil. İşte basiret burada lazım. Haydi bakalım... Milli basiret.