Sabır taşı
Anlaşılıyor ki, Ankara, kararını vermiş. AB'ye evet mi, hayır mı diye millete soracak. Yani referandum. Keşke iş bu noktaya gelmeseydi. *** Gerçi AB, bizi kabul etmiş değil. Belki kabul edeceği de yok. Ama yine de...
Anlaşılıyor ki, Ankara, kararını vermiş. AB'ye evet mi, hayır mı diye millete soracak.
Yani referandum.
Keşke iş bu noktaya gelmeseydi.
***
Gerçi AB, bizi kabul etmiş değil. Belki kabul edeceği de yok. Ama yine de millete sorulacak:
- Müzakereler devam etsin mi, yoksa kesilsin mi?
Yani:
- Evet mi, hayır mı?
Millet belli ki “hayır” diyecek. Sebebi malûm.
- Bizi çok incittiler.
Ben ateşli bir AB yanlısıydım, ben bile “hayır” diyeceğim.
Keşke hiç sormasalar.
***
Efendim, “hayır” diyerek, belki milli duygularımız okşanacak ama acaba iyi mi olacak?
Vallahi kötü de olsa, hergün aşağılanmaktan daha kötü olamaz.
***
Bir yandan da düşünüyorum:
- Acaba tâmir imkanı yok mu?
Çünkü ipler tam kopmuş değil. AB Bakanı Ömer Çelik çırpınıyor, AB için büyük mücadele veriyor, çok dikkatli bir üslup kullanarak da Ankara-AB dengelerini korumaya çalışıyor.
***
Velhasıl, mantık ile duygu arasında bir yerlere demir attık bekliyoruz. Halbuki 17 Aralık 2004’te müzakerelerin başlama anlaşması sağlandığı gece, ne kadar mutluyduk.
- Fazla naz, aşık usandırdı.
Olsun... Ayrılsak da barışsak da fark etmez. İkisi de kabülümüzdür.
Not:
Anayasa tartışmalarında bir “kapı” lafıdır gidiyor.
CHP “kapımız açık” diyor.
AK Parti de “kapımız açık” diyor.
E sonra? Sonrası hiç.