Nereye gidiyoruz?
Bulunduğum yerden vakalara, gelişmelere baktığımda bir sürü eksik, sakatlık görebiliyorum. Soruyu yüksek sesle, vicdanıma, aklıma ve tecrübeme sunduğumda, olmaz, bu kadar da olmaz, diyebiliyorum.Ülkenin doğrucu...
Bulunduğum yerden vakalara, gelişmelere baktığımda bir sürü eksik, sakatlık görebiliyorum. Soruyu yüksek sesle, vicdanıma, aklıma ve tecrübeme sunduğumda, olmaz, bu kadar da olmaz, diyebiliyorum.
Ülkenin doğrucu davutlara, her hal şartta doğruyu dillendirenlere ihtiyacı var.
Ülkenin yağcılara, yağdanlıklara, günlük çıkar peşinde koşan sahtekârlara ihtiyacı yok. Bu hayvani yanı şişik insanlar, zaten her dönem varlar.
Bunların varlıklarının ne zamanla, ne atmosferle ilgili tarafı yoktur.
Her duruma uyum sağlarlar…
Herkesle hemen kaynaşıverirler… Kendi doğruları yoktur. Güçlünün sözlerine, yaptırımlarına uymada tereddüt etmezler.
Riyakârlık, dolandırıcılık, halden hale girmek bunların kârıdır.
Ya emr-i bi’l mâruf nehy-i anil münker yapanların hali nedir?
Güç sahipleri, doğrucuları sevmezler… Haklı isyanlardan hoşlanmazlar… İtiraz eden, görüş bildiren, düşüncesini savunan kişilere meyletmezler.
Genelde durum böyledir.
Böyle olunca da, istikbalin umutla bize bakması mümkün olabilir mi?
Nereye gidiyoruz sorusunu sorarken, ülkenin sıkıntılara boğulduğunu… Doğru çözümler yerine, günübirlik adımlar atıldığını… Ara ara, delilere tanınan özgürlüğün, akıllı insanlara da tanınması gerektiğini ifade için dillendiriyorum.
Derdim, ülkenin kurtuluşa, insanlığın hidayete erişmesidir.