Terörist üretim üssü
İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy, 1918’lerde İslam dünyasını şöyle anlatıyor: “ ‘Ne gördün, Şark’ı gezdin?’ diyorlar. Gördüğüm: Yer yer Harab...
İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy, 1918’lerde İslam dünyasını şöyle anlatıyor:
“ ‘Ne gördün, Şark’ı gezdin?’ diyorlar. Gördüğüm: Yer yer
Harab iller, serilmiş hanümanlar, başsız ümmetler
Tegallüpler, esaretler, tahakkümler, mezelletler
Riyalar, türlü iğrenç iptilalar, türlü illetler
Cemaatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar
‘Gaza’ namıyla dindaş öldüren bîçare dindaşlar
Geçerken ağladım geçtim, dururken ağladım durdum
Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum”
(hanüman: ev; tegallüp: Zorbalık; mezellet: Alçaklık; riya: İkiyüzlülük; iptila: bağımlılık; illet: Hastalık; gaza: Cihat, din adına savaş.)
Doğu sistemini çok ağır biçimde eleştiren bu şiirin sadece 4 beytini aktardım ama gözünüzde 100 yıl önceki İslam dünyası canlanmış oldu.
Peki o dünya ile bugünkü İslam dünyası arasında fark var mı?
Hayır…
Sadece, Türkiye, bu kısırdöngüyü kırmış; İslam dünyası içinden modernizme ulaşmayı başarabilmişti.
EHLİ SÜNNET YALANI
Doğu ile anlatılan İslam düzeni, neden böyle perişan hale geldi?