Yeni Diyanet Reisine 1 soru
Ona, Fethullahçılarla ilgili derin ilişkilerini soracak değilim. Çünkü, bu ülkede FETÖ’cü olmak değil, AKP’ye hizmet etmemek suç. Eğer FETÖ’cülük suç olsa idi; bu örgütün...
Ona, Fethullahçılarla ilgili derin ilişkilerini soracak değilim. Çünkü, bu ülkede FETÖ’cü olmak değil, AKP’ye hizmet etmemek suç. Eğer FETÖ’cülük suç olsa idi; bu örgütün polis müdürleri ile telefonlaşan, onlardan bilgi alarak köşe yazısında kullanan psikolojik savaş elemanı gazetecilerden de hesap sorulurdu. Öyleleri halen hükümete yakın basın kuruluşlarında, hem de iki üç yerde aynı anda çalıştırılarak muazzam şekilde besleniyorlar.
Bu nedenle, yeni Diyanet Reisi Ali Erbaş’ın FETÖ’nün baş imamları ile bağlantısı da suç sayılmaz. (Bu bağlantıyı merak edenler ODATV’de Barış Terkoğlu’nun şu yazısına baksın: http://odatv.com/yeni-diyanet-isleri-baskaninin-adil-oksuz-baglantisi-dudak-ucuklatacak-1709171200.html)
SEKÜLER DÜNYA MI İSLAM DÜNYASI MI?
Bu zat-ı muhterem göreve başlarken şöyle demiş: “...Allah ve resulunün ezeli ve ebedi çağrısını sekülerizm ve hiçbir değer tanımama kıskacında debelenen insanlığa ulaştırmak için her zamankinden daha çok çalışmamız gerekiyor.”
Bu cafcaflı propaganda cümlesinde asıl söylenen şu: “İnsanlık sekülerizm ve hiçbir değer tanımama kıskacında debeleniyor.”
Yeni reisin saldırdığı sekülerizm, olayları bu dünya gözüyle değerlendirmektir. Yani aklı, bilimi kullanmak; bu dünyayı bayındır hale getirerek daha iyi yaşamaktır.
İşte bu seküler dünya, bugün karşımıza modern dünya diye dikilen Batı’daki ve Doğu’daki gelişmiş ülkelerdir. Avrupa, ABD, Japonya, Çin, Rusya gibi yerler seküler ülkelerdir. Buralarda seküler hayattan kaynaklanan ve onu da besleyen laik bir zihniyet egemendir. Ve dünyanın tadını da bu ülkelerin milletleri çıkarmaktadır.