IFA’ daki “babayiğitleri” farketmeliyiz

Berlin’de ev eşyalarında gelişmelerin sergilendiği en büyük fuar olan IFA’da iki gün gözlem yaptım. Fuarın zihnimde yarattığı esinlemelerden biri de kalkınmanın temel ilkelerinden biriydi: “Elinizin...

Berlin’de ev eşyalarında gelişmelerin sergilendiği en büyük fuar olan IFA’da iki gün gözlem yaptım. Fuarın zihnimde yarattığı esinlemelerden biri de kalkınmanın temel ilkelerinden biriydi: “Elinizin menzilindeki kaynakların etkinliğini ve verimliliğini artırmayı beceremiyorsanız, dışardan gelebilecek kaynakları yerli yerinde kullanamazsınız.” Otomobil üretimi için bir “babayiğit” ararken, tırnaklarıyla kazarak, uluslararası eleklerin üstünde kalmayı başardıklarını “IFA’da kanıtlayan babayiğitlerini”ne kadar fark ettiğimizi düşündüm.

IFA Fuarı’nda iki gün, en uç nokta olan “akıllı ev” kavramlaştırmasından, “akıllı, bağlantılı ürünler doğasındaki değişmeye” uzanan yolculuğun yönünü, hızını, ülkemiz ve insanlarımız için değerini kavrayabilmek için veriler derledim. Arçelik ve Beko standında keyiflendim, Vestel standında gururlandım, Silverline’in ilk günlerinden bugünlere gelişini yakından izlediğim için duygu tellerim gerildi, Simfer’in varlığına sevincime sevinç kattı, Simbo’yu gezerken iyi ki varlar diye düşündüm, Termikel’de her soruma net yanıtlar veren akıl geleceğe olan güvenimi artırdı. Duyduğum doğru ise 50’ye yakın firmamızın katıldığı IFA’da hepsini tek tek ziyaret edememiş olmanın da hüznünü yaşadım.

Fuarı dolaşırken, teknoloji devlerinin Ar-Ge çalışmalarını, kritik eşikleri, ev araç-gereçlerinde elektronik uygulamalarına uzanan kıyasıya yarışta var olan ve varlığını koruyan ülkemin firmaları karşısında bir yazı insanı olarak sorumluluklarımın neler olduğunu da iç dünyama sordum.

Daha önce Interpack Fuarı’nda izlediğim yöntem gibi, yetersiz ve eksikli gözlemlerimi aktarma yerine, uzmanlarının bilgisiyle zenginleştirilen genellemeleri derleyip paylaşacağım. Uluslararası piyasalarda ev eşyalarındaki gelişmeleri, başlıca eğilimleri, eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikeleri eli taşın altında olanlardan öğrenerek ileteceğim. Türkiye’ nin gelişmeler karşısındaki “net pozisyonunun” ne olduğunu, “ne olması gerektiğini” çoklu bakış açılarıyla değerlendirmeye uğraşacağım. Olay ufk unun sınırlarını belirleyebilmek, ev eşyası üretiminde dünya rekabetinde söz sahibi olabilmek için siyasi irade, bürokrasi, iş insanları, sivil insiyatifler ve medya mensuplarının sorumluluklarının ne olduğunu da tartışmayı deneyeceğim.

IFA’ da dolaşırken zihnimde berraklaşan konular oldu; onları da paylaşmak istiyorum;

Birincisi, ülkemizde olup biten gelişmelerin “envanteri” olmadığı için, “rekabet edebilir alan keşfinde” zorlanıyoruz. Olsa olsa yaklaşımıyla giriştiğimiz işlerde “kaynak veriminde” ciddi sorunlar yaşıyoruz; daha da ileri boyutlarda yaşamaya da adayız.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Doğu Karadeniz Havzası turizmi nasıl planlanmalı? 27 Eylül 2018 | 254 Okunma Ali Gevgilili entelektüel korkaklardan değildi 20 Eylül 2018 | 102 Okunma Teslim olmayalım önlem alalım 13 Eylül 2018 | 108 Okunma Ordulular “istikrar” ve “sağlam gelecek” arıyor 06 Eylül 2018 | 157 Okunma Bu noktadan sonra ne yapmalıyız? 30 Ağustos 2018 | 146 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar