Kalkınmanın
Bir olay ya da olgunun “kimyasından” söz ettiğimizde, onu oluşturan temel yapılardan söz ettiğimizi biliriz.Bu alanda ilk gençlik yıllarımdan beri Nehru’nun bir sözünü sıklıkla paylaşırım:...
Bir olay ya da olgunun “kimyasından” söz ettiğimizde, onu oluşturan temel yapılardan söz ettiğimizi biliriz.Bu alanda ilk gençlik yıllarımdan beri Nehru’nun bir sözünü sıklıkla paylaşırım: Kimyası uygun olmadığı için toprakla kumun karışımından çorba üretemezsiniz!
Oysa, Nuh’un gemisinde ambarda kalan son artıkları, üzümü, inciri, buğdayı, mısırı, pekmezi ve diğerlerini karıştırarak “aşure” pişirir; hayata tutunabilirsiniz.
Bugün size mecazi anlamıyla “işin kimyasından” söz etmeyeceğim. Türkiye’nin Kimya Sanayi için düşündüklerimi paylaşacağım.
Üç yönüyle bakmak istiyorum: Birincisi, dünya genelinde kimya sektörünü yönlendiren eğilimler nelerdir? İkincisi, Türkiye’deki kimya sektörünün konumu nedir? Üçüncüsü de, ekonominin tüm aktörleri kimya sanayimizde hangi sorunların çözümüne odaklanmalıdır?
Danıştığımız uzmanlara göre, dünya kimya sanayi biyoteknoloji, nanoteknoloji, polimer kimyasalları, özel kullanımlı kimyasallar gibi yüksek katma değerli, “yükte hafif, pahada ağır” alanlara yönelmiş durumda.Niş pazarları kapma yarışı var.
Kimya sektörü bir yandan geleneksel hammaddelerde yeni formüllerle ürün çeşitlendirirken, öte yanda yen hammaddelerin sentezlenmesine dayalı ürün farklılaşması hızlanıyor.