Yeni yıl ve DEAŞ terörü
2017’nin ilk dakikaları… Herkes derin bir nefes almış. Çünkü 2016’yı geride bırakmışız. Bin yıldan daha da ağır olan bir yıl geride kaldı çünkü. Annemle evde...
2017’nin ilk dakikaları… Herkes derin bir nefes almış. Çünkü 2016’yı geride bırakmışız. Bin yıldan daha da ağır olan bir yıl geride kaldı çünkü. Annemle evde başbaşayız. Dışarıda huzurlu ama soğukta evsiz kalanları düşündükçe de verdiği huzurdan utandıran kardan bir örtü var. Geride kalan yılın muhasebesi yapıldığında, “yüzyılın ihanetiyle karşı karşıya kalmış bir millet ve o milletin liderinin tek sözüyle altedilmiş bir darbe-işgal girişimi” bir inci ışıltısıyla ortada duruyordu. Yine de gözümüzü haber kanallarının son dakika bantlarından ve sosyal medyadan ayırmamız mümkün olmuyordu.
Hep yüreğimiz ağzımızda. Gecenin sessizliğinde dostların yeni yıl telefonlarının eşliğinde Tarkan’ın yorumuyla Türk Sanat Müziği şarkıları dinliyorum. Arada bir de sosyal medyayı tarıyorum. 15 Temmuz’dan bu yana uykuda bile haber takibindeyiz neredeyse. Sanki içimden bir ses, bu huzuru bozacak bir şeylerin olacağını söylüyor. Ve Twitter’da ilk mesajı görüyorum. “Ortaköy’de bir gece kulübüne saldırı!” İçimden geçiriyorum. “İnşallah, münferit bir olaydır.” Haberler birbiri ardına düşmeye başlıyor. Yeni yıla girmenin sevincini yaşamaya çalışan 39 kişi, arkasında kimbilir hangi terör konsorsiyumlarının bulunduğu bir tetikçi tarafından katlediliyor, onlarcası yaralanıyor. DEAŞ üstlendi bu katliamı. Şimdiye kadar görülmemiş bir refleksle üstelik. Bu örgütün Ortadoğu’da süper güçlerin gerçekleştirmek istediği planları için ne kadar elverişli bir maymuncuk anahtarı olduğunu düşünecek olursak, saldırının olası siyasal ve sosyal sonuçlarını daha net bir şekilde analiz edebiliriz. Dolayısıyla üstlenen DEAŞ olsa da, arkasında başka oyuncuların da bulunduğunu herkes açıkça görüyor elbette.