Ağaç dikmek zorunlu olsun!
Küresel ısınmayı dilimize pelesenk etsek her fırsatta yakınsak da bundaki insan payını görmezden geliyoruz. Artık neredeyse, kışları görmeden yaz mevsimlerine ulaşıyoruz. İşte, baharı görmeden yaza...
Küresel ısınmayı dilimize pelesenk etsek her fırsatta yakınsak da bundaki insan payını görmezden geliyoruz. Artık neredeyse, kışları görmeden yaz mevsimlerine ulaşıyoruz. İşte, baharı görmeden yaza geçeceğiz gibi hissettiren günlerin rehaveti,sık sık dillendirdiğimiz mevzuda yazmamızı elzem kıldı…
Kimyasalların, yapay ürünlerin doğada yol açtığı tahribatı engelleyemeyiz belki! Lakinekolojik düzenin dejenerasyonunu azaltmaya hepimizin gücü yeter.
Sivil toplum kuruluşlarının küresel ölçekteki varlık sebeplerinin tartışmasını başka bir yazıya bırakarak bizdeki sivil toplum kuruluşlarının daha ziyade ekonomik, kültürel etkinlikler çerçevesinde faaliyet gösterdiğini hatırlatalım.
Dindar-muhafazakâr kesimde sivil toplum kuruluşları/vakıfçılık müessesinin varlığı seküler sivil toplumculuğun çok daha eskiye dayansa da gelinen noktada büyük bir eksiklik göze çarpar.
Osmanlı hatta Selçukluya dayandırılan vakıfçılık anlayışına sahip çıkan, bu geleneğin sürdürücüsü olma iddia ve ümidindeki camianın güncel yaşama uygun bir yapılaşma gösterememeleri anlaşılır değil!
Seküler mahallede cılız da olsa sesleri çıkan birkaç yapıya karşılık, dindar-muhafazakâr kesimin çevre hassasiyeti üzerinden varlık gösteren müesseselere sahip olmaması büyük bir eksiklik değil midir?